ANADOLU’nun Türkleşme ve İslamlaşmasında en önemli rolü oynayan sayısız Türk göçlerine paralel olarak değişik tasavvuf akımlarına mensup şeyh ve dervişlerin gelip çeşitli şehir ve kasabalarda, köylerde ve göçebe Türkmen obalarında yerleştikleri ve yoğun bir İslami propagandaya koyuldukları bilinmektedir. Türkiye din ve tasavvuf tarihinde asıl önemli sonuçlar meydana getiren derviş göçleri, özellikle Cengiz istilasından sonra (1218-1220)  vuku bulanlardır.
Emirci Sultan Anadolu Selçuklu hükümdarı Ala’ud-Din Keykubad I ve Gıyas’ud-Din Keyhusrav II devirlerinde (1216-1220) Bozok (Ozamanki adıyla Danışmendiye) bölgesinde yaşamış olan bir şeyh bir Türkmen babasıdır. Kendi zaviyesindeki belgelerle arşiv belgeleri bu şeyhi “Emirci” ya da “Emirce Sultan” şeklinde anılmaktadır. Türbe kitabesinden şeyhin lakabının “Şeref’ud Din” adının İsmail, babasının adının ise “Muhammed” olduğu anlaşılmaktadır. Ancak şeyhin bu lakap ve isimden ziyade “Emirci Sultan” unvanıyla meşhur olduğu anlaşılıyor. Gelibolu Mustafa Ali ve Evliya Çelebi Şeyhin adının “Emir-i Çin Osman” adıyla anıldığı deklere edilmektedir.
Emirci Sultan fazilet ve kerametlerine hayran bırakılarak zaviyesini terkettirip ona mürid yaptıkları ve tekke civarındaki bazı köyleri satın alarak vakfettirdikleri Selçuklu valisi Osman Paşa, gerçekte Şeyhin Amcasının oğlu ve müridi olan vakıfların mütevelli heyeti ve nazırı Osman paşadır. Paşa ünvanı XIII. yüzyılda askeri bir ünvan olması yerine özellikle Anadolu’da dervişlerin kullandığı bir unvandan ibaret olduğu görülmektedir. Aynı ünvanı taşıyan ve aynı devirde yaşamış olan bir çok şeyh ve derviş bilinmektedir. Şeyh Osman paşanın belki Emirci Sultan’ın ölümünden sonra tekkede bir takım değişiklikler  yaptığı vakıfları genişletip daha esaslı bir hale soktuğu düşünülebilir. Çünkü hem hakkındaki bir kısım menkibeler teşekkül etmesi, bende tekkenin ve köyün yüzyıllardan beri Osmanpaşa Tekkesi adıyla anılması bu ihtimali kuvvetlendiriyor.
Şeref’ud-Din İsmail b. Muhammed veya Emirci Sultan görünüşe göre bir sufi ailesine mensuptur. Hem babası, hemde dedesi Şeyh ünvanını taşımaktadır. İcazetnamedeki ibarelere göre Şeyhin biri kendisi gibi aynı lakabı kullanan İlyas Emirci, diğeri ise amcasının adıyla anılan Hızır Dede adında iki kardeş olduğu anlaşılıyor. Emirci Sultan’ın Hızır Paşa adlı bir amcasının bulunduğu ve onun oğlu Osman paşa dan söz edildiği biliniyor.
Emirci Sultan, diğer adıyla Şeref’ud-Din İsmail b. Muhammed XIII. yüzyıl başlarında Anadolu’ya göç eden bu yesevi şeyhlerinden birisidir. Osmapaşa Tekkesi diye anılan köyde zaviye kurarak yurt edinmişlerdir. Emirci Sultan gerek Ali’nin naklettiği menkibelerde, gerekse Temaşa’yı Celal-i Huda’da Peygamber (A.S.) devrinde yaşamış fakat onu görememiş olan meşhur Veysel Karani (Üveys-el Karani) nin soyu ile alkalı olrak görülüyor. Birinciye göre Emirci Sultan bu zaatın nefes evladı, İkinciye göre ise kız kardeşinin torunu telakki edilmektedir.
XIII. yüzyılın sonlarıyla XIII. yüzyılın ilk yarısında Moğol istilasından sonra Maveraünnehir, Harezm Horosan ve Azerbeycan’dan Anadoluya göç eden Şeyhler ve Dervişler arasında bir çok Yesevi tarikatı mensubu olduğu bilinmektedir. Bu göçmen yesevi Şeyhlerinden biride Emirci Sultan lakabıyla bilinen Şeyh Şeref-ud Binismail Muhammed olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bilgiler  araştırmacı yazar, Öğretim görevlisi, Hemşerimiz Prof. Ahmet Yaşar Ocak’ın “Emirci Sultan ve zaviyesi” adlı notlarından alınmıştır. Bu gün itibariyle Yozgat’a 40-50 km uzaklıkta bir  Belde olan Osmapaşa kasabasının tanıtımı ve  Emirci Sultan’ın  daha iyi anlaşılması ve ilin tanıtımına katkısının olması sebebiyle kaleme alınmıştır. Emirci Sultan oldukça eski bir tarihi içine alan Yozgat’ın tanıtımı için çok önemli bir araştırma olacaktır…Osman Paşayı ve Emirci Sultanı yeterince tanımadığımız ve tanıtmadığımız kanaatindeyiz.