…İyi biliniz ki: Üç şey Mü’min ve Müslümanların kalplerine kin ve kıskançlık sokmaz.
1-Allâh’a ihlâslı olarak amel etmek.
2-Emir sahiplerine nasîhatte bulunmak.
3-İmân ve sâlîh amelde olmak.
İyi biliniz ki cahiliyet devrine ait her şey, ayaklarımın altına konulmuş hükümsüz sayılmıştır. Bu cümleden olarak cahiliyet devrine ait bütün kan davaları kaldırılmış hükümsüz sayılmıştır.
 Kaldırdığım hükümsüz saydığım ilk kan davası da bize kan davalarından İbn-i Rebiâ bin Haris bin Abdulmuttâlib’in kan davasıdır.
Cahiliyet devrindeki olan bütün faizlerde kaldırılmış hükümsüz sayılmıştır. Kaldırdığım hükümsüz saydığım ilk saydığım ilk faiz Amcam Abbas bin Abdulmuttâlib’in faiz alacağıdır.
Onun tümü kaldırılmış hükümsüz sayılmıştır.
 Fakat anaparalarınız size aittir. Sizin hakkınızdır.
Ne bundan fazlasını isteyip borçlulara zulmediniz, ne de hakkınızdan aşağı alıp mazlum durumuna düşünüz!
Allâh faiz yoktur diye hükmetmiştir!
  Ey insanlar!
Şeytan muhakkak ki: Şu toprağınızdan kendisine tapılmaktan temelli olarak ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışındaki ufak tefek işlerinizde ona itaat edecek olursanız bu onu hoşlandıracaktır. Dininiz üzerinde ondan sakınınız!
Allâh katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü birbiri ardınca gelir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem. Diğeri ise Recep’tir.
 Ey insanlar!
Kadınlar hakkında Allâh’tan korkunuz! Çünkü siz onları ancak Allâh’ın emaneti olarak aldınız ve kendi ileri ile evlenmeyi de, Allâh’ın kelimesi emir ve müsaadesi ile helal edindiniz.
 Ey insanlar!
Şüphe yok ki: Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Onların da sizin üzerinde hakkı vardır.
Sizin onlar üzerindeki hakkınız: Döşeğinize hiç kimseye sizden başkasına ayak bastırmamaları, arayı açacak fuhuş irtikâp etmemeleri, istemediğiniz kimseyi izniniz olmadıkça evlerinize sokmamalarıdır.
 Eğer onlar bunu aksini yaparlarsa Allâh size onlara yatakta yalnız bırakmanıza izin vermiştir. Kendilerini incitmeyecek derecede dövebilirsiniz. Eğer uysallık ederlerse onların üzerinizdeki hakkı:
İyilikle memleket adet ve geleneğine göre kendilerinin bütün yiyecek ve giyeceklerini sağlamaktır. Kadınlar hakkında hayırlı olmanızı size tavsiye ederim. Çünkü onlar yanınızda zayıftırlar. Emanettirler.
 Ey insanlar!
Size tebliğ etmiş olduğum sözlerimi aklınızda iyice tutunuz! Ben size öyle bir şey bıraktım ki:
Ona sımsıkı sarılırsanız hiçbir zaman sapmazsınız. O, 
1- Allâh’ın kitabıdır. 
2- Allâh’ın Peygamberinin sünnetidir ve 
3- Ev halkımdır.
Ey insanlar sözümü iyi dinleyiniz ve aklınızda tutunuz. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslüman’lar kardeştirler. Kişiye kardeşinin malı –kendisi onu gönlünden koparak vermiş olmadıkça- helal olmaz.
Kendinize zulüm ve yazık etmeyiniz!
Sakın, benden sonra kafircesine cahiliye haline dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!
Ey insanlar! 
Râbbiniz bir babanız birdir. Hepiniz, Adem’in soyundansınız. Adem’de topraktandır. Allâh en şereflisiniz, en muttaki olanınız, Allâh’ın emirlerini en çok yerine getiren, yasaklarından da, en çok sakınanınızdır.
Arab’ın Arap olmayana üstünlüğü ancak takva iledir.
Tebliğ ettim mi? ‘Evet’ dediler.
Sizden burada bulunanlar, bunları, bulunmayanlara da, tebliğ edip ulaştırsın.
Ey insanlar! Şüphe yok ki: Her hak sahibine hakkını vermiştir. Varis için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir.
Zina için mahrumluk vardır. Kendisini, babasından başkasına nispet eden kişi Allâh’ın, Meleklerin, ve bütün insanların lanetine uğrasın!
Allâh öylelerinin, ne tevbe ve nafilesini ne de fidye ve farizasını kabul eder.
Ey insanlar! Size azası eksik bir köle de, amir tayin edilecek olsa, sizi, Allâh’ın Kitâbı ile idare ettiği zaman onu, dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz.
Size ben sorulacağım. Peygamberlik vazifemi ifa ettim mi? diye sordu.
Ashâp: ‘Peygamberlik vazifemi ifa ettin bize tebliğ ettin’ dediler.
Bunun üzerine şehadet parmağını havaya kaldırdı.
   Allâh’ım şahit ol! Allâh’ım şahit ol! Allâh’ım şahit ol!
 
Bu hutbe İslam peygamberi Hz Muhammed (s.a.v) tarafından. hicretin 9. Miladi 631 yılında Mekke’de Arafat’ta 140.000 kişiye irâd buyrulmuştur.
 
Emelim O!..gül’e varmak.
Seher vakti   yeller serin  esse de.  Sevgiyle  yanakları  okşasa da.  Bülbülün şükür nameleri.  Sabah yıldızının yalnızlığı hep  bana benzer. 
Emelim  O!..  güle  varmak.
Saçlarımı  taradım.  Salınarak  yürümeyi  çok  özlemiştim.  Ne  zormuş  dokunamamak , kokusunu içimde hissedip  derin  bir  nefes  almak.
Bazen  celallenerek  kaşlarımı çatıp. Saman  alevi  gibi sönüp Kül , belki de Gül  olmak.
Benimde bir  yarim  olsa  onunla  koşup  gezsek.  Kırlara  yüksek  tepelere çıkıp  avazımızın yettiği kadar  çağırıp.  Oradan oraya  uçuşan kuşları  ürkütsek.
 Yuvalarında  daha  önce  topladıkları  yiyecekleri  istifleyen  Karıncaları  korkutup  Sur!...  düdüğü çalmış  gibi  kaçırsak. 
Çiğdem  çiçeklerini  toplayıp  pilavını  pişirsek.
 Hele  birde  papatyaları  toplayıp  seviyor  sevmiyor  diye  Sevgiden mahrum  kalıp  üzülsek.
Gündüz  gözüne  hiç  yıldız  görünmezmiş  birde  onları  görsek.
Gördünüz mü?..  Bu  Gönül  isteklerini  saymaya  kalksak.  Daha  neler  ister.  Neler neler. Halbuki. 
Emelim  O!..  gül’e  varmak.
Kim  demiş  olmaz diye.  Kendine  güvenin  var  ise  yüreğine de  inanıyorsan  sadece  bak  ve  tutun. 
Çünkü  her şey  sana  hizmet  ediyor , aç  gözünü  gör.
Haline  koymuyorlar  gülüm. 
Sahte  acıma…  yeliyle  külün  savuruyorlar  gülüm.
Senden sıkılıp  utanarak.  Dört duvar  arasına  saklayarak.  Seni  yok  kabul  ediyorlar. 
Engellide  olsa  bir  can  olduğunu  hesap etmiyorlar.
 Ana  yüreği kaynamış  sütünü  taşırıyor. 
Kara kazan dibine  yanmış  kötü  kokuları  yayıyor.
Sen…Emelin  O!...  gülüne  koş varman  yakındır  gülüm.
Sen  yeri  göğü  yaratansın.  Mazlumların  gariplerin , aşık , sevdalıların dostusun. 
Sen ki  cansız  yumurtaya  can  verensin.  Bizleri  görür  şekil  verirsin.  Dayanma  gücü  ver.  Dünya  sürgünümüzü  uzatma. 
Emelimiz  O!..  güle  eriştir…
 Selam  ve  duayla.