İŞE gitmek için erken kalkmıştım. Sigara altı olsun diye yöneldiğim kahvaltı masasında bir bardak eksilmişti. Bir bardak, bir çatal ve bir tabak.. Aceleyle birşeyler atıştırıp ayakkabılarımı almak için dolabı açtım, bir ayakkabı, portmantoda bir mont eksilmişti. Merdivenleri çok çabuk indim, kaçtım sanki eksilen o evden.
Sokakta yürürken selam verenlerin çoğaldığını farkettim. Tanımadığım bir çok insan elimi sıktı. İş yerine girerken güvenlik görevlisinin sıcak bakışlarını farkettim. Üzerimdeki bakışlar artmıştı, saydım. Çaycı masama demli bir çay bırakırken, "marka istemez abi" dedi.
Öğle yemeği için sakin bir lokanta seçtim. Menüyü getiren garson bana tebessüm etti. Yan masalardan afiyet dilediler. Hesabı istediğimde bir tabak tatlı getirdi garson, "patronun ikramı, selamı var" dedi.
Akşam iş çıkışı bir çay bahçesine uğradım, serin rüzgar eşliğinde ıhlamur söyledim. Kalabalığın arasında önceliği bana verdi çaycı çocuk, "başka bir emrin var mı" diye de ısrarla sordu.
Eve dönerken gördüğüm bütün insanlar sevgi doluydu. Parkta oynayan çocuklar koşarak gelip boynuma sarıldılar.
Akşam yemeğe oturmuştuk, masada bir tabak, bir çatal, bir kaşık ve bir bardak eksik..
Doğru artık bir eksiktim, geri dönmeyecek bir eksilenim vardı..Koca bir ülke dolusu da artanım. 
Vatan sağolsun.