OSMANLI GÜNEŞİNİN ZEVALİ 1774’TE BAŞLADI

Güneş, konuşmasında dünya siyasi tarihinde Hunlar’dan Osmanlılara kadar 1500 yıl Türk Milleti’nin hakimiyeti olduğunu hatırlatarak; “Maalesef 18. asrın başına gelindiğinde bu hakimiyet artık çatırdamaya başlar. 1774 yılında ise Küçük Kaynarca Antlaşmasının imzalanmasıyla zeval devrine gireriz. Bunun temel sebebi ilimde Batı’dan geri kalınması ve manevi değerlerin zedelenmeye başlamasıdır” dedi.

Devletin 19. asra geldiğinde hasta adam olarak vasıflandırılmaya başlandığını bunun sebebinin de devlet içten içe çürütmek olduğunu vurgulayan Güneş şöyle devam etti:

“Ayrıca devamlı surette toprak kaybetmektedir. Balkan Bozgun’undan sonra Dünya harbinin ayak sesleri duyulmaya başlanmıştır. Savaş başlamadan önce Osmanlı gizli anlaşmalarla İtilaf Devletleri tarafından paylaşılmıştır. Önce İngilizler safında yer almaya çalışılır ama İngilizler buna yanaşmaz. Mecburen Almanya’ya yanaşılır. Osmanlı muhakkak bir büyük devlete yaslanmak zorundadır. Çünkü ordunu teçhiz etmesi buna bağlıdır. Ve 1914’te Almanya’nın safında savaşa girilir.”

“Çanakkale Savaşları bizim için olduğu kadar Dünya tarihi için de önemlidir” hatırlatmasında bulunan Güneş, şöyle konuştu:

“Çanakkale Savaşları Müslüman Türk’ün son büyük destanıdır. Çanakkale, İstiklal Savaşı’nın temelini oluşturur. Burada görev subaylar İstiklal Savaşı’nı kazanmıştır. İtilaf Devletleri’nin 1918’de zaten boğazları geçip İstanbul’a girdiğini dolayısıyla 253 bin şehidin boş yere verildiğini söyleyenler var. Bu meseleye böyle bakmak en yumuşak ifadeyle safdilliktir. Enver Paşa’nın ifadesiyle “Bir yanımızda deniz, bir yanımızda düşman vardı. Biz boğularak ölmektense savaşarak ölmeyi tercih ettik.” Çanakkale cephesiyle düşman kuvvetlerini yorduk ve İstiklal harbinde karşımıza çıkamadılar. Ayrıca İslam dünyasının sömürge Müslüman halkları da savaştan sonra istiklallerine kavuşmaya başladılar. Savaş sebebiyle Rusya itilaf devletlerinden yardım alamadı ve savaştan şekildi. Dahası biz Çanakkale’de yenilmiş olsak belki de İstanbul ve boğazlar Çarlık Rusya’nın eline geçmiş olacaktı. Böylece İstiklal savaşını verecek takatimizde kalmayacaktı. Çanakkale Savaşları’nın bu gibi önemli sonuçları varken o kadar şehidi boşa verdik demek ne kadar doğru size soruyorum.

Sami Paşazade Sezai “Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir. Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatan-ı ebedi yaptı.” der. Bendeniz de Çanakkale Savaşları’nı üç muteber günle özetliyorum: İlki Nusrat Mayın gemisinin ilahi bir işaretle 26 mayını boğaza paralel bir şekilde döşediği gün olan 17 Mart  (1915) kader günü. 18 Mart Zafer Günü: Hepinizin bildiği gibi 18 Mart 1915’te düşman donanması boğazı geçmeye çalışır. Hikayesini çokça duyduğumuz Koca Seyit’in top atışı neticesi Ocean zırlısı yara alır ve bu esnada sürüklenme neticesinde bir önceki gün döşenen mayınlara çarparak batar. Bu şekilde birkaç zırhlı daha batar. Düşman taarruzu böylece püskürtülmüş olur. Son olarak istimdad-ı ekber günü diyebileceğimiz birçok kaynakta geçen Efendimizin ruhaniyetinin teşrif buyurduğu gündür. Kirte muharebesinin en şiddetli olduğu bir anda askerimiz dağılır o esnada bir subay iki elinde kılıç “Yetiş ya Muhammed! Kitabın elden gidiyor.” nidaları arasında dağılan askeri toplar düşmanı püskürtür.”

Çanakkale’nin gerçek kahramanının Enver Paşa olduğu gerçeğine işaret eden Güneş; “Çünkü Çanakkale’de savaşan orduyu o kurmuştur. O ordu için Balkanlardan savaş topları getirmiştir. Cepheyi dört kez ziyaret etmiştir. Ayrıca Sarıkamış’ın bütün vebali onun boynuna yükleniyor da Çanakkale’nin başarısı niye ona mal edilmiyor. Arkadaşlar Çanakkale ruhu İslam ruhudur. Bu ruh bizi ayakta tutmaktadır. Kendimize gelebilmemiz için bir ruh nakline ihtiyaç vardır. Çanakkale bu sebeple de bizim için önemlidir. Son olarak şunları söylemek isterim. Anadolu fethedilirken her fethedilen yerde bir şehit orada o havaliyi bekler. İşte Çanakkale’deki 253 bin şehit de bu vatanı orada beklemektedir. Çanakkale bu vatanın bölünmezliğinin teminatıdır. Hiç kimse Çanakkale’ye rağmen bu memleketi bölemeyecektir” şeklinde konuştu.

Konferansın sonunda Çanakkale’de yaşanan hikayelerin anlatılması duygulu anların yaşanmasına sebep oldu. Konferans bütün şehit ve gazilere dua okunmasıyla son buldu.

Editör: TE Bilişim