HZ. Peygamberimiz; “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz” diyerek, İslam alemine yol gösteren, son Nebi Hz Muhammed Mustafa Efendimiz ilmin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Peki biz ne yapmışız.?.. Çin’de üretilen ne varsa satın aldık, tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Çin’de çıkan ve gözle görülmeyen, elle tutulmayan salgın hastalığı bedavadan ithal edip, tüm etrafımıza yaydık.. 
Devlet yetkililerince alınan tutarsız kararları, bizlerin umursamaz tavırları sayesinde hepimizin kapısına dayandı, en yakınlarımızı virüse kurban vererek kendi canlarımız yaktık.
Hastanelerimiz dolup taştı, ihmalkârlığımız yüzünden bırakın en yakınlarımızı, asli görevi insan sağlığına deva bulmak olan doktorlarımıza, hemşirelerimize, hastabakıcılarımıza kısacası en masum insanlara dahi bulaştırdık. Bugün onlar hala görevlerinin başında canla başla hizmet vermeye devam ediyorlar. Ne de olsa ülkemizde aldıkları eğitimin bedelini canlarını hiçe sayarak ödüyorlar.
Ülkemizde Covid 19 sebebiyle ordumuz askerini terhis etmedi, tam aksine sınır güvenliğini katbekat artırdı. Emniyet güçlerimizde görevlerinin başındalar. İşçiler fabrikalarında üretmeye devam ediyor, çöpçüler; sokaklarımızı süpürüyor, siyasetçilerimiz her fırsatta meydanlara çıkarak miting yapmayı, tribünlere oynamayı ihmal etmiyor.. 
Eğitim Şart…!
Eğitim alanına baktığımızda ise, kimsenin ağzını bıçak açmıyor, okulların açılmaması için herkes dua ediyor. İyi de çocuklarımızın eğitimdeki kayıp zamanları nasıl telafi edilecek?
Üniversitelerin açılmaması diğer illeri bilemem ancak, Yozgat için iflas demek. Yaklaşık yedi aydır siftah dahi yapamayan esnafımız bugün can çekişir haldeyken önümüzdeki uzun kış mevsiminde ne yapacak?
Geleceğimizin teminatı olan yavrularımız “Uzaktan Eğitim” EBA Tv kanalları aracılığıyla neyi, nasıl öğrenecek?
Özellikle köylerde yaşayan çocuklarımızın Tv ekranlarında verilen dersleri tekrar izlemesi konusunda büyük sıkıntı var. Neredeyse internet ulaşımının olmadığı, teknolojiden yoksun köy çocukları, eğitim konusunda büyük mağduriyet yaşayacaklar. Bu sorunları aşmak içinde Öğretmenlerimize büyük görevler düşmekte, tıpkı sağlıkçılarımız gibi seferber olmak zorundalar.
Bir başka sorun ise, taşımalı sisteme geçilmesiyle birlikte köy okullarımız tamamen yok olduğu gerçeği. Çocuklarımızın taşımalı olarak eğitim gördükleri okullardaki öğretmenlerimiz ve köy muhtarları bir araya gelerek bu sorunu çözüme kavuşturabilirler. Nasıl mı?
Her okulda on’dan fazla öğretmen var. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve öğretmenlerimiz köy çocuklarına yönelik yüz-yüze eğitim olanağı yaratmak zorundalar. Örneğin; taşımalı okullardaki öğretmenlerimiz mevcut öğrencilerin köylerini dolaşarak her biri bir köyde dönüşümlü eğitim ve ders, ödev çalışması yapabilirler. Yer olarak ta köylerimizde bulunan Taziye evleri veya camiler bir süreliğine okula dönüştürülebilir. 
Nasıl ki bizleri eğiten öğretmenlerimiz kar-kış, yağmur-çamur demeden bizleri okutmak için her gün köy okullarının bacasını tütütmüşler ise, bugünde çocuklarımızın gözlerinde ilim meşalesini sönmeden geleceğe hazırlayabilir.
 Gün, fedakarlık günü. Elbette ailelere de düşen görevler var. Özellikle Televizyondaki ders saatlerinde ekran çocuklara bırakılmak zorunda. Çocukların ders saatleri aileler tarafından iyi bilinmeli ve tıpkı okula yollar gibi hazırlamalı.
Çocuklarımızın bir günü bile heba olmamalı. 
Anneleri Asiye Hanımın vefatı sebebiyle, Gazeteci MERMERTAŞ kardeşlerimize başsağlığı diliyorum. Annemizin mekanı Cennet olsun.