Âmânın gözü, ahrazın dili gibiydin. Toplumsal yozlaşmada ışık, feodalizmin peşindeki ağalara, beylere kılıçtın…
Anavarza, Binboğalar, Toroslar uzat gitsin Aladağlar, Karıncalı Dağları’ndan inince düzlüğe Çukurova hepten öksüz kaldı hey dostlar! Çakırdikenleri, Savrun Çayı’nın ılık suyuyla hâldaş olan yarpuzlar, kekik kokan yaylalar, geçit vermez kayalar hepten öksüz kaldı…
İster bir kır atı veya Cılga Yolu, yaprağı anlatımındaki dolulukla bir başka edebiyatçıya ne kelime ne de cümle bırakmamıştır.
Duyasın ve bilesin ki Usta, Toroslara ulaşmışsa kara haber, Yörük çadırlarındaki ağıtlar dört bir yanı tutmuştur. Ağ bulutlar Toroslara bu sefer salkım saçak ağmaz olmuşlar, alıp başını gitmişlerdir. Turnalardan bundan böyle türkü beklemek yok gayrı. Seher yeli zaten çoktan küsüp gitmiştir. İnce Memed sahipsizdi, şimdi hepten öksüz kalmıştır. Umarım Karacaoğlan, Dadaloğlu sazla sözle karşılamışlardır seni! Destanını Toros Türkmenleri çoktan yazmışlardır.
Bilesin ki Usta; harfler, kelimeler, cümleler yas tutar. Eh, n’eylesinler, edebiyat öksüz kalmıştır! Ve bu dünyadan kelimelerin, anlatımın, yazıların efendisi bir Yaşar Kemal geçmiştir. Ruhu şad olsun!