YAYA geçidi levhalarının altında “Öncelik yayaların. Yaya geçidi” yazılı çok fazla yer var mıdır bilmiyorum ama Yozgat’ta yaya trafik levhalarının altında bu ibare yer alıyor.
Yani diyor ki; “Bu levha yaya geçidini gösteriyor ama öncelik de yayaların, haberiniz olsun. Yayaların üzerine araç sürmeyin!”
Memlekette yayalara yol vermek neredeyse “ecdadın ruhu için” yapılmış bir hayır hükmünde görülse de, aslında oranın bir yaya geçidi olduğunu ve trafik kurallarına göre durmak, yayalara yol vermek zorunda olduğunuz gerçeğini de hatırlarsınız…
Türk milleti yüzlerce yıllık bir süreçten sonra şu anki konumuna ulaşmıştır. At, avrat, silah artık değişime ulaşmış ve atın yerini arabalar almıştır…
Bu zorlu süreç sonrasında gururlu Anadolu insanı, arabasına bindiği zaman yaylalarda dörtnala giden bir atlı kadar özgür hisseder kendini…
Bu sebeple sokak ortasında çıkan yayalar, yaylada atlının önüne çıkmış çalı gibidir…
Üstünden atlayıp geçmek gerekir!
Fakat ne yazık ki kâfirler henüz yayanın üstünden atlayan bir binek icat edememişlerdir!..
Yayalara yol vermek kavramı Yozgat’taki trafik eğitim kurslarında yaya eğer yoldaysa arabadan inilir yayanın ağzı burnu kırılır, sonra arabaya binip yere serilen yayanın üstünden geçilir şeklinde öğretiliyor olabilir!
Oysa “yayalara yol verme” eylemi bu birçok Avrupa ülkesinde “nefes almak” kadar doğal bir eylemdir.
Mesela Almanya’da yayalarda “'hele bir yol vermesin de göreyim'” mantığı hâkimken, Yozgat’ta bu şoförlerin “hele bir geç de göreyim” mantığıyla karşımıza çıkar.
Maazallah öyle Avrupa’nın her şeyini almaya kalkmayın, ezilirsiniz altında sonra…
Yozgat’ta karşıdan karşıya geçerken bırakın araçlar yavaşlar mı diye umut etmeyi, tek şeritli bir yolda ters yöne bile dikkat etmeniz gerekir. Çünkü sürpriz bir motorlu taşıtla karşılaşabilirsiniz.
Şahsen ben araç kullanırken özellikle yayalara yol veriyorum ama onlar maalesef böyle bir duruma alışkın değiller. Ben duruyorum, yaya duruyor bir süre birbirimize bakıyoruz, vakit geçiyor. En sonunda ben elimle buyurun işareti yapıyorum, yaya da şaşkın, hafif gülümser ve minnettar şekilde karşıya geçiyor.
Herkes birbirine azıcık saygı gösterse Yozgat ne güzel bir yer olacak…
İşte mesele bu, birbirimize saygımız yok!
Saygı… Çocuklarımıza öğretmemiz gereken ilk ve en önemli davranış biçimidir. İnsanlara saygı duymak en büyük eksiğimiz. Kaba davranmaya, insanları incitmeye o kadar meraklıyız ki, her fırsatta tepelerine binmeye hazır bir halde bekliyoruz.
Her neyse…
Geçtiğimiz hafta Lise Caddesinde yaya geçidinden karşıya geçiyorum. Önümde bir amca yürüyor. Yaşlı, haliyle biraz ağır ilerliyor. Birkaç adım attı… Yaya yolundan geçtiğimizi gören 2 delikanlı altlarında beyaz jeep ile hızla olay yerine geldiler.
Aracın camından sarkan genç, önümde yürüyen amcaya “acele et” tarzında bir şeyler söyledi. Amca da sadece kafa salladı ve kaldırıma ulaştı.
Ben tabi dayanamadım; “Burası yaya geçidi, babanız yaşında birine nasıl konuşuyorsunuz?” diye çıkıştım bu iki kendini bilmeze. Baktılar amca yalnız değil hemen gaza yüklendiler ama giderken de “yol bizim hakkımız” diye bağırıyorlardı.
Tabi o an içimden neler geçti neler…
Tuttum kendimi tabi. O an aklımdan geçenleri yapsaydım Yozgatlı bir “yobaz” olurdum.
Yobazlaşmadım!..
İşte bu bir örnekti…
Gün içerisinde buna benzer o kadar fazla olayla karşılaşıyorum ki…
Üzülüyorum haliyle özellikle gençlerimizin bu tavırlarına.
Birkaç ay önce Mersin’e gittiğimde elimdeki izmariti atmak için onlarca metre yürüdüm. Yozgat’ta adım başı ya küllük var ya da çöp kutusu.
Aklıma hemen bu geldi işte…
Kendi kendime söylendim, memlekette adım başı çöp kutusu var ama her yer pislik içinde, burada ise metrelerce yürüdüm güç bela çöp kutusu buldum, buna rağmen her yer tertemiz diye…
Velhasılıkelam, öncelikle temel kent kültürünü öğrenmek, öğretmek gerekiyor.
Selametle…