Köyümüze görevli olarak ebe hemşire geldi.
Bizim evin yanındaki boş evi oturması için ayarladılar.
Ebe Hanımın bir de bizle aynı  yani yedi sekiz yaşlarında erkek kardeşi vardı.
“Bize arkadaş geldi” diyerek seviniyoruz.
Arkadaşımızın bir de bisikleti vardı.
Ebe Hanım yanımıza gelerek:
“Bu bisiklete bir etek para verdim, dikkat et kırma, kimseye verme, belki bir yerini kırarlar.”  Diyerek tembihledi.
Arkadaşımız: “Tamam”dedi.
Yeni arkadaşımız bisikletiyle önde, bizler de diğer arkadaşlarımızla arkasından  koşarak harman yerine çıkarak geniş daireler çizerek turluyoruz.
“Keşke bizimde bisikletimiz olsa! Şuraya gideriz, buraya gideriz”, diye hayaller kuruyorduk:
“Biz de binebilir miyiz? diye arkadaşımıza ara sıra  soruyoruz.
“Ablam kızar, hayır olmaz” diye alınan cevapla da boynumuz bükülüyordu.
sonraları:
“Köyün arka bahçelerinden meyve getirirseniz, bisiklete Sizleri de bindiririm, dedi.
durur muyuz.
Bahçelere  daldık  ne varsa hepsinden azar azar toplayarak getirip arkadaşımıza  getirdiğimiz meyveleri verdik.
Gelen  meyvelerden  kıtlıktan çıkmış gibi yiyerek, bir taraftan da:
 “Sizi bisiklete bindirdiğimi sakın ablama söylemeyin.” diyerek bizi tembihliyordu.
Bizlerde kabul ederek sırayla bisiklete biniyoruz.
 Bu iş çok hoşumuza… gidiyordu.
Bu hoşluğu biraz ileri… götürmüş  olmalıyız ki. Bisiklete olabildiğince kalabalık, üç, dört, beş... kişi binmeye çalışırken, o güzelim bisiklet hurdaya döndü.
Yeni arkadaşımız haklı olarak ağlıyor:
“Ben ablama ne diyeceğim?”,diye.
Arkadaşımızla birlikte kırılan bisikleti alıp. Bizler bir şekilde çalışıp yada bir şeyler satarak para kazanıp bisikletin tamir parasını  düşünerek.
Ebe Hanımın yanına geldik.
Boynumuz bükülmüş mahzun  mahzun suçluluk hissiyle ebe Hanımın karşısına dikildik.
Ebe Hanım:
“Aman Allah’ım, bisikleti bu hale nasıl getirdiniz?” diye bize sordu.
Bizler kımıldamadan duruyoruz.
Ebe Hanım:
“Defolun yanımdan! Gözüm görmesin sizi! ” diyerek bizlerin bisiklet tamiri için düşüncelerimizi dinlemeden üzerimize yürüdü  kardeşinin. “tamir ettirecekler” diye söylediklerine aldırmadan kendi lisanınca kükredi.
Bizler yapacağımızı yapmış, dinleyeceklerimizi dinlemiş tabana kuvvet deyerek oradan uzaklaştık.
Hiç bir şey olmamış gibi oyuna devam ediyor bir diğer taraf tanda.
Ebe hanımın kardeşi olan arkadaşımıza getirdiğimiz o meyvelerden birlikte yerken.
 “çok güzel bundan sonra bende sizlerle o bahçelere dalarak bekçiden sopa yeme pahasına da olsa sizlerle olmak istiyorum diyerek.
Çocukluğunu  Köyün havasını ve özgürlüğüne oda katılıyordu.
Bir çocuk bana dolu  ceplerinden, erik verdi.
Bunları ,karşı bağdan yolduk.
İstersen  daha getirelim diyerek...
Rızasız  bahçe yolunmaz diyen. Çocuk olmak istiyorum.
Selam ve dua’larımla.