Şehrimizin doğusundaki E-88 karayolunun geçtiği 1440 rakımlı, Muslubelen tepesinin geçmişteki adının ‘’Misli Bela’’ olduğunu, Çalatlı yönündeki rampada hayvanların zorlanıp, huysuzlaşması ‘’Cin çarpmasına’’ yorumlanıp o mevkiye ‘’Cinli Kavak’’ denildiğini Sayın Şakir Ergin Hoca, bir televizyon sohbetinde anlatmıştı. 
Ulaşımın kağnı ve at arabaları ile yapıldığı yıllarda Akdağmadeni tarafından Yerköy istasyonuna yük ve yolcu taşıyanları Muslubelen ve Sarıhacılı yokuşu kara kara düşündürürdü. 
2. Dünya savaşının yokluk yıllarında Sarıhacılı Boğazı kazma ve kürekle açılıp, yıkılan güzelim köprü yapılmasına karşılık, Muslubelen’e o günden bu güne kadar el atılmadığından kördüğüm misali kaldı. 
Günümüzde İran’dan-Avrupa’ya ulaşan yolculuklarda bahsi geçen Muslubelen’de meydana gelen trafik kazalarının acıları, çekilmez çileleri sık sık yaşanıp, bir hayli milli servet heder edilmekte. 
3-4 yıl önce, Başıbüyüklü’den-Çalatlı’ya çevre yolu düşünülüp güzergah çalışmaları yapıldığında, trafik kazalarından, çekilmez çilelerden kurtulacağımıza, Üniversite kampüsünü ikiye bölen Atatürk yolunun kampüs dışına çıkarılıp açılacak yola eklenmesi tasarısına çok isabetli olacağından memnun kalmıştık. Nedense ikisi de unutuldu. 
Çevre yolu yapıldığında şehre alış-verişe veya yolcu indirip bindirmeye gelinmeyeceği ileri sürülmekte. Oysaki ‘’Aşığa Bağdat sorulmaz’’ bilakis trafik yoğunluğu azalacağından alış-veriş ve yolcu indirme bindirme için gelenlerin daha da artacağına şüphesizdir diyebiliriz.
Çevre yolu vesilesiyle şehrimiz halkı, tır gürültüsünden, egzoz dumanından adım başı kırmızı ışıkta durup kalkmaların verdiği trafik sıkışıklığı, yakıt ve zaman kaybından hele de yüreğimizi ağzımıza getiren acı fren seslerinden kurtulmuş olacak.
Ayrıca Yozgat-Sorgun arasına düşünülüp Çalatlı Köyü yakınlarına kurulmasına karar verilen, ilimiz açısından çok büyük atılımlar beklediğimiz Bozok Organize Sanayi’ne yatırım yapacaklar, Muslubelen rampası ve Divanlı Yüksek Hızlı Tren istasyonuna kestirmeden irtibat sağlanamayacağından sıcak bakmayabilirler. Bu sorunun da çevre yoluyla çözümleneceğinden yolun yapılması ekmek su gibi gerekli.
Sözün özü: Denizlere gem vurulduğu, dağlar yarılıp tüneller açıldığı Güçlü Türkiye’mizde yarmasız-tünelsiz, düz ovadan geçip, çok az masrafla yapılacak 25-30 km’lik çevre yoluna, ivedi start verilmesini yetkililerden beklemekteyiz.