SURİYE bataklığında öngörülen hareketlenmeler yaşandı. İdlib'in güneyinde Balyun köyünde askerlerimiz rejim güçleri dense de, Rus jetleri tarafından vuruldu. 34 şehidimiz var. İçimiz kan ağlıyor, Allah mekânlarını cennet etsin.
Bölgeyi yardım bahanesiyle işgal eden süper ve bölge gücü, fırsat buldukça güçlerini göstermekte, kendilerini hatırlatmaktadır. Son olayda budur. Daha önce Serakib ilçesinin batısında bir tank içinde iki Mehmet’imiz,  3 Şubatta yine Serakib’te 8,  10 Şubatta da Taftanaz’da da 5 Mehmet’imizi şehit vermiştik.
Dünün devamı yaşanmaktadır. Dünde üzerimize gelmişler küçücük bir Anadolu toprağına sığınmak zorunda kalmıştık. Bugünde dün hedefledikleri ama ulaşamadıkları noktaya ulaşmak çabalarından başka bir şey değildir. Anadolu toprağını ve Türk milletinin bekasını korumak için son bir asırdır da mücadelemiz devam etmektedir. Adını değiştirerek çeşitli isimler kullanarak üzerimizde ki emellerini gerçekleştirme çalışması devam etmektedir.
Bu böyle diye bu görüşün arkasına sığınıp, mecburen böyle oluyor tezini kabul etmek mümkün değildir. Onu diyebilmek için bir asırlık zaman dilimi içinde bizim kendimiz için neler yaptığımızın sorgulanması gerekir. Ama buna hiç ama hiç kimse yanaşmamakta günahı, suçu karşımızdakilere atarak sonuca varılacağı düşünülmektedir. Hayır, böyle olmamalı, vurdumduymazlık sonunda bugünkü gibi ABD ile Rusya arasına sıkışıp bir ona bir öbürüne bakan şaşkın durumuna da düşülmemelidir.
Bugün Ruslar canımızı yaktığı için onlara, dün ABD zarar verdiği için onlara kızmak ama buna karşı tedbir almamak ve hayatını kim yakınlık gösterirse onun yanında yer alırım felsefesiyle idare etmek politikasının hezimeti de beraberinde getireceği kesindir.
Birde devletin yol çizgisi olmalıdır. Kısa, orta ve uzun yol çizgisi iktidarlar değişse bile, çizgi ve uygulanışı değişmemesi gerekir ama maalesef bizde yol çizgisinde, devamlılıkta yoktur.
Bugün çok tehlikeli bir noktaya gelinmiştir. Karşımızdaki Suriye rejim güçleri olsa çok uzun sürmeyecek bir harekâtla işlem tamamlanır ama karşımızda ki bölge gücü Rusya ve öngörüsüz dış politikamız nedeniyle karaya oturduğumuzu anlayan, en az Ruslar kadar bize karşı ABD de bulunmaktadır.
Artık bu saatten sonra hiçbir şey olmamış gibi geriye dönmemiz mümkün değildir. Akıllı hareket ederek savaş naraları atmadan şehitlerimizin intikamı gerçekten misliyle alınmalı, bunda kararlı olunmalıdır.
Bu badireyi atlattıktan sonra devlet ve millet ele ele vererek güvenilen kişi veya grupların öncülüğünde milli politikaya geçilmeli en kısa zamanda en kısa yoldan savunma sanayi alanında büyük atılımlar yaparak yarınlara daha güçlü hazırlanmalıyız. Başka çaremiz yok. Bu coğrafyada kaldığımız sürece (ki ilanihaye kalacağız)  Başbuğ Türkeş’in sözüyle “Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz”. 
Demir dağları eritecek imana, iradeye, ahlaka ve milli ruha sahip olmalıyız.
Soğukkanlı, sakin acele değil ama çabuk davranmamız temennisiyle...