HER ne kadar işimiz gereği uzun tatiller yapamasak da bu seneki Kurban Bayramı tatili sayesinde birkaç gün dinlenmek nasip oldu.
Bu birkaç gün, gözlem yapmak adına bir fırsat oldu benim için…
Yerel seçimlere daha aylar var ama özellikle sosyal medyada adaylık ve aday adaylığı duyuruları, anketler, yorumlar vesaire aldı başını gidiyor.
Kılıçları çekenler de var, ben buradayım diyenler de…
Bilgi kaynağının hızla değiştiği günümüzde, artık sosyal medya dediğimiz bir gerçeklik var.
Sosyal medyayı bugün iletişimimizin merkezinde yer alan, hayatımızı kolaylaştırıcı önemli bir araç olarak görmek gerekiyor.
Kısaca, kullanıcı tarafından üretilen içeriğin kendisi ile yayıldığı, yayınlandığı ve paylaşıldığı tüm ortamlar sosyal medya olarak kabul ediliyor.
Bizim geleneksel medyamız ile sosyal medya arasındaki en büyük fark; haber kaynağının kurumlardan, bireylere kaymasıdır.
Sosyal medyada bazen insanlar birbirlerine mahremiyetlerine zarar verecek şekilde hitap ediyorlar. Çok samimi bir şekilde, çok özel bir şekilde, belki hakaretvâri bir şekilde, çok aşağılayıcı, çok incitici bir şekilde olabiliyor...
Sosyal medyanın bir ölçüsü olacak.
Neticede dil mahremiyetini korumak lazım.
Gözlemlerime gelince…
Klavye başından yapılan eleştirilerde bazen kantarın topuzunu kaçıranlar oluyor. Sanırım bu bizim insanımızın sosyal medya kullanırken yaptığı en büyük hatalardan biri.
Sizin çok ciddiye aldığınız bir konuyu veya paylaşımı bir başkası gayriciddi bulabilir.
Espri de yapabilir.
Hakaret veya aşağılama olmadıktan sonra herkesin birbirinin düşüncelerine ve yorumlarına saygı göstermesi gerek.
Her şeyden önce okuduğunu anlamak gerek.
Malum, sosyal medyada çoğunlukla yazarak iletişim kuruluyor.
Daha okuduğunu anlamadan, yazarın ne yazdığını, hangi konudan bahsettiğini idrak etmeden söze atlamak ve alakasız yorumlarda bulunmak yanlış anlaşılmalara sebep olabilir.
Hele bir güruh var ki sormayın…
Her şeyin en iyisini bilen, her konuda fikir sahibi olan, oturduğu yerden insanları eleştiren bu güruha siyahla beyazın arasındaki farkı anlatmak bile çok güç!
Onlar gibi düşünmüyorsanız, hayata onların penceresinden bakmıyorsanız, sizden kötüsü yoktur!
Profillerinde okudukları üniversiteler, lisansları, yönettikleri şirketler, çalıştıkları kurumlar yazıyor olabilir ama birçoğu okuduklarını bile anlamaktan yoksunlar.
Elimden geldiğince bu güruh ile polemiğe girmekten uzak duruyorum.
Ama takip ediyorum, gözlemliyorum…
Benim işim bu, gözlemliyorum ve yazıyorum.
Bugüne kadar hep öyle yaptım.
Genellikle Yozgat’ı gözlemledim, Yozgat’ı yazdım.
Yozgatlıların sosyal medya kullanımlarını da gözlemliyorum ve bugün yaptığım gibi, arada bir bu gözlemlerime de yazılarımda yer veriyorum.
Velhasıl…
Sosyal medyada birtakım yorumlarda bulunurken, aynı insanlarla yarın öbür gün sokakta karşılaşacağınız gerçeğini de unutmamak gerekiyor.
Dünyanın 4'te 3'ü su ve biz insanlar sadece yüzde 20'sini kullanabiliyoruz.
Yani dünya küçük!..