BUGÜN Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm, bütün Müslümanların dikkatini çekmesi gereken önemli bir hadisedir. Avrupa’nın ve Amerika’nın, Çin'de uygulanan bu vahşete duyarsız ve ilgisiz kalması son derece manidardır. Doğu Türkistan'da yaşayan Müslümanlar, Komünist Çin’in zulmünü, iliklerine kadar hissetmektedirler. Bu zulüm halkasına, her geçen gün yeni uygulamalar eklenmektedir. Doğu Türkistanlı Müslümanların temel hak ve özgürlükleri gasp edilmekte,  İnsanlık dışı uygulamalar, rutin bir hal almış ve kalıcı bir politikaya dönüşmüş durumdadır.
Çin'in Doğu Türkistan'da 60 yıla yakındır uyguladığı baskı ve zulüm en şiddetli haliyle devam ediyor. 35 milyon Uygur Müslüman’ının soykırıma maruz kaldığı Doğu Türkistan'da, 796 Müslüman idam edilerek şehit edilmiştir. Bir gecede 10 bin Doğu Türkistanlı ortadan kaybolmuş, 100 bin Uygurlu kardeşimiz evlerinden- yurtlarından barklarından zorla alınıp götürülmüşlerdir. Doğu Türkistanlı kız kardeşlerimiz ölüm tehdidiyle gayri meşru ilişkiye zorlanmaktadır.
Çin'in uluslar arası hukuku tanımadan, böylesine acımasız bir uygulama yapması insanlık dışı bir olaydır. Adaleti demokrasiyi ve insanlığı savunan Batı, ABD, İngiltere, Rusya gibi güçlü devletler suskun kalmakla bu zulme ortak olmaktadırlar. Çin komünist yönetimi “Kardeş Aile projesi” adı altında her Doğu Türkistanlının evine bir Çinli erkek yerleştirerek, Türkistanlı kardeşlerimizin namus ve iffetlerini yok ediyor. 1949 yılından beri işgal edilen Doğu Türkistan’da uluslararası hukuk ihlalleri adeta zirve yapmıştır. Doğu Türkistan’a Çinli göçmen gönderilerek Doğu Türkistanlı Müslümanlar Çinlileştirilerek asimile ediliyor. Muhammed Salih Doğu Türkistanlıların dini uleması; İslam’ın şerefi, izzeti ve Kur’an-ı Kerimi Uygur Türkçesine çeviren büyük bir İslam Alimi; Salih geçtiğimiz aylarda hapsedilmiş, hapishanede öldüğü açıklanmıştır. 
6.6.2018 Tarihi itibariyle Doğu Türkistan Gulcanın Nilka Nahiyesinde Çin zindanlarında tutuklu bulunan Abdureşit Hacimin başı ezilerek Şehit edildiği haberi gelmiştir.
Doğu Türkistanlılar, Çin komünist devletinin zulüm zindanlarında adeta Ortaçağ karanlığını yaşamaktadırlar. Müslüman âlemi ve insanlık âlemi  bu duruma suskun kalmamalı,  Doğu Türkistanlılara sahip çıkmalıdır. Bugün Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, İslam İşbirliği ve uluslararası teşkilatlar Çin’in menfaati ve Çin’in imtiyazını gerekçe göstererek 35 milyon Müslüman Doğu Türkistanlının katliamına seyirci kalıyor…
 Çin yönetimi, 18 yaşından küçükleri camiye gitmeyi yasaklarken, kültürel erozyon için barlar açılmasını teşvik ediyor. Kızıl Çin yönetimi altında zulüm gören Doğu Türkistanlı Müslümanların bir camiden başka camiye cemaat olarak  gitmesi yasak, herkes kendi camisinde kılacak şeklinde bir uygulamaya tabi tutuluyor. Her gün okullarda öğle arası verilirken, Cuma günleri öğrenciler Cuma namazına iştirak edemesinler diye öğle arası verilmiyor. Namaz kılanı okuldan atıyorlar. Evlerinde kılanları da fişliyorlar. Sadece başkentte ezan hoparlörden okunabiliyor, diğer 15 ilde bu yasak.
Çin kaynaklarına göre 13 milyon olan Doğu Türkistan nüfusunun 25-30 milyon civarında olduğunu tahmin ediliyor. Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Dr. Alimcan Ataullah, Orta Asya ülkelerinin genelde Ruslaşmasına rağmen Doğu Türkistan halkının İslam’a bağlılığının devam ettiğini bildirmiştir.
Doğu Türkistan'da etnik bir çatışma körüklenmeye çalışılarak son derece tehlikeli bir oyun oynanmaktadır. Uygur Türkleri, Doğu Türkistan topraklarında her dinden, her etnik kökenden ve her düşünceden insanın bir arada, birbirlerinin yaşam haklarına saygı göstererek, huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri bir ortam arzulamaktadır. Çin’deki katliamlar, Müslümanları harekete geçirmeli, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmalıyız. Bütün Müslümanlar birlik olmalı, Türk İslam Birliği çatısı altında birleşip milli bir güç oluşumu sağlanmalıdır. Zulme rıza zulümdür…