SOSYAL medya son yıllarda siyasi partilerin ve politikacıların geleneksel yöntemlerden daha fazla önemsedikleri ve etkin bir şekilde kullandıkları önemli bir alan haline geldi.
Geleneksel medyanın aksine bilgi akışının çift yönlü olduğu, habere ulaşmaya çalışan her vatandaşın aynı zamanda bir haber kaynağı da olduğu bu yeni medya düzeninin etkisi gün geçtikçe artıyor.
Siyasi partilerin ve adayların taraftarları özellikle seçim dönemlerinde ağırlıklı olarak Facebook, Twitter, Instagram üzerinden propaganda yapıyorlar.
Sosyal medyanın en büyük handikabı ise “müstear” isimler.
Yani çeşitli gerekçelerle takma isimler kullanan sosyal medya kullanıcıları nedeniyle bilgi kirliliği oluşuyor.
Müstear isimlere karşı değilim. Tehlikeye girmek istemeyen kişilerin başka isim adı altında hesaplar açması, yazılar paylaşması gayet normal bir durum.
Bazı müstear hesapların insanları rahatsız eden, taciz eden paylaşımlarda bulunmaları ve karşı görüşte olan kullanıcıları tahrik eden içerikleri paylaşmaları durumu anormalleştiriyor.
Yozgat gibi küçük şehirlerde yaşayan insanlar tanınma ve açığa çıkma korkusundan dolayı bu tür hesaplar daha yaygın kullanılıyor.
Arkadaşın arkadaşı, akrabanın akrabayı eleştirdiği bir ortamdan ne bekleyebiliriz ki!
Şurada seçime kalmış 18 gün, ortalık toz duman. Dedikodular havada uçuşuyor.
Sosyal medya kullanan seçmen sayısı arttıkça, kirlilik de doğru orantıda artıyor.
10 yıl önceki seçimlere nazaran bilgisayar ve sosyal medya kullanan seçmen sayısı kat be kat artmış durumda.
İlk zamanlarında sosyal medya için bilgisayar kullanmak bir zorunluluktu ama artık akıllı cihazlar sayesinde sosyal medya cebimize kadar girdi.
En yaygın sosyal medya platformu olan Facebook 2004 yılında kuruldu ama Türkiye'de yaygınlaşması 2007-2008 yılları arasında oldu.
Çevremde ve ailemde sosyal medyanın ilk kullanıcılarından birisi olarak, yıllardır sosyal medya üzerinde de gözlem yapıyorum.
Sosyal medya artık siyasetin vazgeçilmez bir aracı haline geldi ve bunun olumlu-olumsuz yansımalarından etkilerinden çok sayıda siyasetçi tanıdım.
Yaklaşan yerel seçimler öncesinde sosyal medyadaki yorumların ve paylaşımların tartışmalara dönüştüğünü sizler de gözlemliyorsunuzdur.
Yalan yanlış bilgiler hesaptan hesaba dolaşıyor.
Olmadık şeyler olmuş gibi paylaşımlar yapılıyor.
Sonrasında kullanıcılar desteklediği adaylar üzerinden birbirlerine hakarete varan yorumlarda bulunuyorlar.
İnsan istiyor ki; herkes benim gibi düşünsün!
Yazılı basın olarak bizim yıllardır yaşadığımız sıkıntılara bugün herhangi bir sosyal medya kullanıcısı maruz kalabiliyor.
Paylaşımlarına ve yorumlarına karşı çıkanlardan dert yanan sosyal medya kullanıcılarına; “Biz gazeteciler bunları yıllardır yaşıyoruz. Herkesi memnun edemezsin, farklı düşüncelere sahip olan insanlar illaki seni eleştirecektir…” diye cevap veriyorum.
Yeri gelmişken sosyal medya üzerinden ölçüm yapmaya çalışan politikacıların destekçilerine şunu hatırlatmakta fayda var; seçmenlerin tamamı sosyal medya kullanmıyorlar.
Sandık Facebook veya Twitter’a kurulmayacak!
Sosyal medya üzerinden sizinle aynı fikirde olmayan insanları “şuncu-buncu” olarak yaftalamayın!
Yarın yüz yüze bakacağınız insanlara yazarken bir değil, birkaç kere düşünün!
Karşı karşıya geldiğinizde “Dilin kemiği yok” derseniz “Klavyenin de dikeni yok” cevabını alabilirsiniz!
Sağlıcakla…