Görsel ve yazılı basında, alternatif hükümetlerin! Olduğu günlerce yazılmaktadır. Soralım; hangi alternatif ve alternatifler…?
Asker Hükümeti,
Polis Hükümeti,
Bürokratlar Hükümeti,
Yargı Hükümeti,
Basın Hükümeti,
Hamili kart yakını Hükümeti,
Say, sayabildiğince… Herkes, her kesim bir Hükümet… Nedir bu oligarşi Allah aşkına… Bu halk yıllardır bu hükümetlerin tahakkümlerine katlanmış, katlanmaya da devam etmektedir. Bu kadar Hükümeti sıraladıktan sonra, devlet nerde? Diye sorma hakkımın olduğunu düşünmekteyim.
Yüce Allah hiç kimseye, kulunu ezme, ezdirme yetkisi vermemiştir. 
Vesayet ve vesayetçilik hiçbir anayasada yoktur. Her vesayetçi kendi anayasasını yazıyorsa, ona da diyeceğimiz hiçbir husus yoktur. Bütün mesele, kanunlar karşısındaki, eşitlik ilkesidir. 
Eşitlik ilkesi sağlandığı takdirde, ne vesayet kalır, nede vesayetçilik…
Vesayet altında kalmak, kader değildir. Korkunun doğurduğu saygıdır. Neden sevgiye dayalı bir saygı çemberi oluşturamamışız onu da, yıllardır idarecilik yapmış olanlara sormak gerekir… Gerekir amma, benimkisi de bir hayal ürünü olmaktan öteye gidemese de yazmış olduk. 
Yazımızı bir türkü’nün nağmeleri ile bitirelim:( Arkası gelmez dertlerimin, bıktım illallah, bize de bir gün kader güler, güler inşallah. 
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah. Yoktur çaresi dostlar fe suphanallah…)