Ey Devlet; arsa, arazin var. Mimarın, mühendisin var. Üstüne üstlük, dağlar gibi birde TOKİ in var. Devlet birimleri için neden bina yapmıyorsunuz da, tüyü bitmemiş yetim haklarını çuval dolusu paraları kiralar için ödüyorsunuz..? 3-4 yılda kira ödediğiniz taşınmazı aynı paraya yapar vede Devlet’e kalır. Devlette kiracılıktan kurtulur. Bu kurtuluş reçetesini yazacak bürokratlar, inşaat, emlak dairesi yetkilileri yokmudur? Vardır,var olmaya da, anlatmaya cesaretlerimi yok, işmi bilmiyorlar..? yazıktır, günahtır bu kadar kira ödemeye…
***
İkinci bir husus: 1 milyar 945 milyon 225 bin TL yiyecek alımları, 159 milyon beş yüz kırk sekiz bin lira içecek alımlarına ödenmiş. Hey gidi gurban olduklarım bu yiyecekleri kimler yemiş, bu kadar içeceği kimler içmiş? Maliye bunlara bir cevap verse de, bizde afiyetler olsun desek...!
22 milyon kişinin açlık sınırında olduğu bir Devlette, bu miktarlarda, yiyecek, içecek tüketmek yakışık alırmı, almazmı? Onu ben bilememde! Bilenlere sorsak ne cevap alırız acaba..? Sorduklarımızdan birisi edebi bilgilere sahip olup da, ya Tevfik Fikret’in şu aşağıdaki, mısraları ile cevap verirse, dur bakalım çok oluyorsun mu deriz, vallaha haklısın mı deriz? Hadi okuyalım
Han-ı Yağmayı
Bu sofracık, efendiler - ki
iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor -
bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip,
bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin,
yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız,
bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün,
yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam,
bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın,
evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin
ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun,
düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler,
konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin,
hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa
hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var,
sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer,
bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket,
verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını,
helalini...
Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu,
kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner
bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi,
bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın,
kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
***
Şair eskiden bahsediyor! Yeniyle bir ilgisi var mı, yok mu? Onu da siz bulun artık.