Geçenlerde, 2013 yılında, bütçe harcaması açıklandı. Bütçe harcama toplamı:396 milyar 910 milyon 97 bin TL dir. Harcamalar içerisinde dikkatimi çeken, 596 milyon 742 bin liralık kira ödemesidir. Bıreh, bırehmi, maşallah mı diyelim anlayamadım..! bu demek oluyor ki, toplam Türkiye arazisinin %65’ini elinde bulunduran Devlet kiracı olmuşta haberimiz olmamış...! vah benim emlakciler krallığıma.. Ankara’yı göz önüne alacak olursak, Eskişehir ve Konya yolu güzergâhlarına yapılan çok katlı yüksek binaların kiracısı Devlettir. Bina kiralarına gelince, en düşüğü 200 binden başlayıp, 600- 700 bin liraya kadar kira ödenenler vardır. Bu Devletin TOKİSİ, Bayındırlık Bakanlığı varmıdır? var. Bu kuruluşlarda çalışan yüzlerce mühendisi, mimarı var mı? Var. Eee onlar masa başında ne iş yaparlar? diye sorsak, ne cevap alırız merak ediyorum…
Ey Devlet; arsa, arazin var. Mimarın, mühendisin var. Üstüne üstlük, dağlar gibi birde TOKİ in var. Devlet birimleri için neden bina yapmıyorsunuz da, tüyü bitmemiş yetim haklarını çuval dolusu paraları kiralar için ödüyorsunuz..? 3-4 yılda kira ödediğiniz taşınmazı aynı paraya yapar vede Devlet’e kalır. Devlette kiracılıktan kurtulur. Bu kurtuluş reçetesini yazacak bürokratlar, inşaat, emlak dairesi yetkilileri yokmudur? Vardır,var olmaya da, anlatmaya cesaretlerimi yok, işmi bilmiyorlar..? yazıktır, günahtır bu kadar kira ödemeye…
***
İkinci bir husus: 1 milyar 945 milyon 225 bin TL yiyecek alımları, 159 milyon beş yüz kırk sekiz bin lira içecek alımlarına ödenmiş. Hey gidi gurban olduklarım bu yiyecekleri kimler yemiş, bu kadar içeceği kimler içmiş? Maliye bunlara bir cevap verse de, bizde afiyetler olsun desek...!
22 milyon kişinin açlık sınırında olduğu bir Devlette, bu miktarlarda, yiyecek, içecek tüketmek yakışık alırmı, almazmı? Onu ben bilememde! Bilenlere sorsak ne cevap alırız acaba..? Sorduklarımızdan birisi edebi bilgilere sahip olup da, ya Tevfik Fikret’in şu aşağıdaki, mısraları ile cevap verirse, dur bakalım çok oluyorsun mu deriz, vallaha haklısın mı deriz? Hadi okuyalım
Han-ı Yağmayı
Bu sofracık, efendiler - ki
iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor -
bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip,
bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin,
yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız,
bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün,
yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam,
bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın,
evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin
ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref,
oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler,
konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin,
hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da
olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var,
sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte
ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin,
ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket,
verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını,
ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini,
olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin
haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu,
kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün
çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi,
bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın,
kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!
***
Şair eskiden bahsediyor! Yeniyle bir ilgisi var mı, yok mu? Onu da siz bulun artık.