TÜRKİYE'MİZ de yaşayanların ezici çoğunluğu vatanseverdir. Vatanlarıyla ilgili, devletleriyle ilgili bir sorun olduğunda vicdanen üzüntü duyar, sinirlenir ve tepki gösterir. 

Türk Milliyetçilerinin bu konuda ki bakış açıları biraz farklıdır. Vatanlarını severler ama toprağı vatan yapan ve devletlerin kurulmasında en baş amil olan millet gerçeğini bilir, kabul eder, onu da çılgınca severler. Mensubu olduğu millet, iftihar ettikleri, uğruna çekinmeden kan ve can verdikleri değerdir. Millet denince akla ümmet gelmemelidir. Veya herhangi bir şekilde bir araya gelmiş insan topluluğu da gelmemelidir. Onlar milletinin adının Türk olduğunu bilir kabul eder, sever. Onun için canını da feda edecek kadar mücadelesini yapar. 

Türk Milliyetçilerindeki vatan kavramı sadece üzerinde özgürce yaşanan toprak parçası da değildir. Onların kabulü, ataları tarafından kan ve can verilerek alınan, kendi canlarından öte evlatlarının da canlarının verilmesinde Vatan sağ olsun diyebilme inancında olanların koruduğu, kanla canla yoğrulmuş toprak parçasıdır. Üzerinde sayısız şehitler verilmiş, vatan yapılmış kutsal topraktır. Namustur, şereftir.

Vatan kutsalını kaybetmiş toplumlar, devletlerini de kaybederler. Devletini kaybedenler hürriyetini, istiklali, Hürriyet ve İstiklalini kaybedenler vatanlarına hasret olur. Dolaysıyla Vatan toprağı İstiklali, hürriyeti ve devleti olanların toprağıdır. Bağımsızlık olmadan vatan ve devlet olmaz.

İbni Haldun, Mukaddime’de “Başka bir milletin kahır ve şiddetine katlanan toplumlar da şecaat ve asalet gibi özelliklerin kaybolduğu, hareketsizlik ve tembelliğin zuhur ettiğini” söyler.

Bu nedenle toplumlar bağımsız ve hür olarak varlığını devam ettirebilmesi için önce millet olmalı, milletlik şuuruna sahip olmalı ve milletinin sevgisini yüreklerinde, beyinlerinde taşımalıdır. 

Vatan sadece üzerinde yaşanılan bir toprak parçası olarak görülürse, bu düşüncede olanların devleti sorun yaşar. Kutsal değerlerden olan, mensubu olduğu milliyet kabullerinin başında değilse, onun yerine ilme aykırı bir şeyler ikame edilmeye çalışılırsa, yarınlarda güvenle yürümek mümkün olmaz. Bu gerçeklerin olmadığı yerde millet bilinci de gelişmez. Millet bilincinin gelişmemesi ise toplumu ayakta tutan ortak değerlerin, kültürün (Türk kültürünün)  kaybını ortaya çıkarır.

Vatan, hürriyet, istiklal, devlet, millet, din, kültür, töre, adalet değerlerine inanarak, iman ederek sıkı sıkıya bağlı kalıp tüm tehlikelerden azade olmak dileği ile.