DÜN bir ortamda konu dayatmalardan açıldı.
Ailenin, toplumun, şehrin ve devletin dayatmalarından konuşuldu.
Mesele fikir jimnastiği yapmaktı zaten.
Herkes kendince bazı dayatmalardan bahis açtı, söz etti.
Örnekler vererek dayatmaları anlattık.
Birine göre diğerininki dayatma değil, normal ve olması gerekendi.
Öbürüne göre ise diğerininki bir dayatma değil, normal olanıydı.
Hal böyle olunca toplum veya devletin dayatma dediğimiz şeyler karşısında nerede  ve nasıl duracağına karar veremedik.
Toplum bütünlüğü açısından, toplumun genelinin kanısı, görüşü ve inancına saygı duymak ve bunları böyle görmek gerektiğini dile getirenler oldu.
Öte yandan bunlara karşı çıkılması ve reddedilmesi gerektiğini söyleyenler oldu.
Mesela Ramazan ayından örnekler verildi.
İftarı bir saat önce açanın, kendince bilimsel metotlarla sunduğu gerekçeleri doğru mu kabul etmeli, yoksa yanlış mı bulmalı?
Devletin belirlediği takvime göre, bir gün önce bayram yapmak isteyen doğru mu yapıyor, yoksa yanlış mı?
Bu tür konular Türkiye’de zaman zaman tartışılıyor ama sağlıklı bir zeminde tartışıldığını görmüş değiliz.
Kimileri bu tür konuları istismar için kullanırken, kimileri de gönül eğlendirmek açısından, belli bir fikri zemine dayanmadan görüş ifade ediyor.
Sonuç olarak gerçek dayatmaları kabul ederken, dayatma olmayan konularda direnenler çıkıyor.
Benim de pek aklımın ermediği bir konu olduğu için, bu tür konulara fazla girme taraftarı değilim.
Benim tek isteğim, toplumdaki insanların, bireylerin daha fazla analizci, sorgulayan ve araştıran olmasıdır.
Bu dayatma mevzuu fazlasıyla tartışılması gereken bir konu.
O yüzden daha fazla bu konuyu uzatmak istemiyor ve yazıyı burada noktalıyorum.
Haydi selametle...