REŞAT NURİ GÜNTEKİN bir şiirinde şöyle der; "Benim gibi derbeder bir biçareye tokat atmaktan kolay ne olur?"
Başlık, doğru “Darbeder” Ülkemizin kaderi midir bilinmez, Türkiye’de yaşayıp da darbe görmedim diyen çıkmaz sanırım.
Osmanlı Devleti'nin bazı dönemlerinde, hem de Cumhuriyet Dönemi'nde yaşadığımız acı bir gerçektir darbe. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu güne kadar yaşanan darbe ve darbe girişimlerini bir hatırlayalım; 27 Mayıs 1960 ihtilalı, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 İhtilalı, 28 Şubat 1997 Muhtırası, 27 Nisan 2007 Uyarısı, En son yaşadığımız 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi. Bir de bu darbe girişimlerinin yanında yaşanan hükümet icraatlarına engel çıkarılma hadiseleri ve bahaneleri var.
Darbe fırtınalarının, “iddialarının” en yoğun yaşandığı dönem ise, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'lı yıllara rastlamıştır. 17 Aralık 1997 tarihinde Siirt ilimizde okuduğu şiirden dolayı, on ay hapse mahkûm olmuş, 24 Eylül 1998 tarihili gazeteler “Siyasi Hayatı Bitti” manşetini atmakla kalmamış, bir köşe yazar, “MUHTAR BİLE OLAMAZ!” başlıklı yazısıyla hayatının yanılgısını yapmıştı. Cezasını tamamladıktan sonra da Milli Görüş gömleğini çıkarmak suretiyle, 14 Ağustos 2001 Yılında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucu lideri, ve sabık İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, ilk darbeyi siyasi geçmişini borçlu olduğu Erbakan Hocaya vurmuş, 51 Milletvekilinin katılımıyla TBMM’de gurup kurmakla kalmayıp, 48 Milletvekili kalan Saadet Partisi'ni de geride bırakmıştı. 1999 yılında DSP-MHP-ANAP Koalisyonu 3.5 yıl süreyle görev yapmış, MHP lideri Bahçeli Beyin çıkışıyla 3 Kasım 2002 yılında genel seçim yapılması kararı anılmıştı.
AK Parti lideri ERDOĞAN, parti lideri olarak çıktığı seçim meydanlarında meydanları dolduran seçmenlere “üç y, ile mücadele edeceğiz, Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar” sloganı tutmuştu. Koalisyon ve hükümet krizlerinden bezen Türk milleti, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne ilk seçimde yüzde 34.42 oy vererek, TBMM’de 365 Milletvekili ile temsil ve hükümet kurma yetkisini vermiş, fakat partinin lideri meclise girememişti. Bu Tayyip Erdoğan’a vurulan ikinci darbeydi.
Muhalefet görevini üslenen CHP lideri BAYKAL sayesinde buna da çözüm bulundu; AKP, Siirt’in Pervari ilçesinde 3 sandık kurulunun oluşturulmadığını ve 1 sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruda bulundu.
YSK bu başvuruyu kabul etti ve 2 Aralık 2002’de Siirt seçimleri iptal edildi. Böylece TBMM’ye Siirt’ten giren 3 milletvekilinin (AKP’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ve bağımsız milletvekili Fadıl Akgündüz) milletvekillikleri düştü.
Bürokrasi sistemimize diyecek söz yok. Önce sorun yarat, ardından çözüm üret…!
Ardından 2007 yılında 367 dayatma darbesi, Cumhurbaşkanlığı Seçim krizi.
Türk milleti dayatmaları sevmez, mağduru ödüllendirmek bu milletin karakteridir. Ak Parti iktidarı çözümü sandıkta bulmuş, bu sorunu da referandum yoluyla aşmıştı. Türk milletinden ne istediyse vermiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetimini tamamen ele almış, “Üç Y” tamamen unutulmuştu. Kendilerini iktidar ortağı olarak gören bazı grup ve cemaatler, tabiri caiz ise, doğru ata oynamanın ve iktidarın başarısında kendisini pay sahibi olarak görmenin lüzumuyla, Hükümetten ne istiyorlarsa, fazlasını alıyor, uzmanların, gazetecilerin “Bu Türk Ordusuna ve T.C’ne kurulmuş bir kumpas” uyarılarına kulak tıkayan AKP iktidar, daha da ileri giderek, Türk Ordusuna operasyon başlatılıyordu.
Her gün yeni bir yer altı cephaneliği ortaya çıkarıyor, sözde, kendilerine darbe yapılacağını iddia ederek, “Ergenekon-Balyoz-Sarıkız-Ayışığı Yakamoz-Askeri Casusluk-Eldiven ve Sauna” başlıkları altında yüzlerce Muvazzaf subay, Akademisyen, STK yöneticileri hapse atılıyordu. Seçim meydanlarında; “iyi ki biz bu orduyla savaşa girmemişiz” diyerek hayıflanıyorlardı.
Ana muhalefet; iktidar tarafından başlatılan operasyonların Avukatlığını üstlenirken, ERDOĞAN; “Ben bu davanın savcısıyım'' diyor, 2010 Yılında kaset skandallarıyla CHP ağır darbe alıyordu.
2013 Haziran’ında İstanbul Gezi Parkı eylemlerini Ak Parti iktidarını devirmeye yönelik bir girişim diyerek, sokaklarda hak arama eylemleri tamamen yasaklan.
Güç zehirlenmesi yaşayan sözde iktidarın mimarı, “cemaat” neyi istediler de elde edemediler, bilinmez, 2013 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi'ne alenen savaş ilan ederek, İktidar partisinin kara kutusuymuş dibi yolsuzluklarla ilgili ses kaydı, görüntü, yargıya yerleştirdikleri Savcı, Polis, Hakim kimin elinde ne varsa, iktidarın kirli çamaşırı olarak ortaya sermeden çekinmedi. İktidar partisi Lideri Recep Tayyip ERDOĞAN, savaşmakta kararlı olduğu bu cemaate yeni bir isim bulmuş, “PARALEL YAPI” diyerek devlet içinde devlet kurmak isteyenlerin AK parti iktidarına darbe yapmak istediklerini vurguladı.
2016 Temmuz ayının ilk haftasıydı sanırım, Yozgat’ta yeni, bir sosyal paylaşım sayfası kurulmuş, şahsıma da arkadaşlık isteği göndermişlerdi. Sayfayı incelediğimde, “YOZGAT’TAKİ FETOCULARI İHBAR EDİYORUZ” başlığıyla duyuru yapılıyor, kim, kiminle sorun yaşıyor ise, herkes kendi hasmının adlarını sıralıyordu.
Ve 15 Temmuz akşamı; kendi ellerimizle ülkemizin uçağını, tankını silahını, her şeyden önemlisi; Türk Milletinin Namus bekçiliğini emanet ettiğimiz ordumuzu milletin üzerine salmaktan, uçaklarla bomba yağdırmaktan, kendi vatandaşına kurşun sıkmaktan korkmayan, beyni pensilvanyalı caniler Türk milletine savaş açma cüretkarlığı gösteriyordu. 
Darbeder halkımız gece yarısı cadde ve sokaklarda kendi ordusunun silahından çıkan kurşunlarla yaralanıyor, can veriyordu. Bir diğer acı gerçek ise; “Ergenekon-Balyoz-Sarıkız-Ayışığı Yakamoz-Askeri Casusluk-Eldiven ve Sauna” Feto Terör Örgütü tarafından Şanlı Türk Ordusuna kurulan kumpas tescillenerek geçtiğimiz günlerde Yüksek Yargı organlarınca onanıyor, yıllarca kodeste yatan General, Amiral, Akademisyenlere “PARDON” denilerek, kaybettiğimiz canları, beyhude hapislerde çürüyen vatan evlatları darbeder olmuşlardı. 
Bu kahraman millet şu soruyu sormaya; “YYY” bir türlü fırsat bulamıyor. ; bugün sokağa çıkıp “açım, işsizim, mağdurum” dese muktedir tarafından hain, fetocu ilan ediliyor. 
Sizce asıl DARBEDER KİM???