Geçtiğimiz Cuma gecesi, 36 yıl sonra ilk kez bu kadar ciddi bir darbe girişimine şahit olduk.
Zaten Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşananları hem sosyal medya üzerinden hem de ulusal kanallardan takip etmişsinizdir.
Yozgat’ta, ilk dakikadan itibaren takip ettiğim bu darbe girişimiyle ilgili gözlemlerimi aktarıyorum…
Evdeydim, Ankara’da görevli bir polis arkadaşımdan telefon geldi. Heyecanla, “Ortalık karışık, darbe girişimi var” diyordu. Hemen TV’ye yöneldim, haber kanallarında net bir bilgi yoktu.
Balkona çıktım ve Esentepe mevkiinden onlarca polis aracının sirenler eşliğinde, bir aşağı bir yukarı hareket ettiklerini gözlemledim ve hemen dışarı çıktım. Hatta birkaç askeri aracın Sorgun ilçesine doğru hareket ettiğini gördüm. Anormal bir durum olduğu çok belliydi.
Hemen Lise Caddesine indim. Cadde tenhaydı, birkaç arkadaş grubu vardı, onlar da endişeli bir şekilde yanıma gelip beni soru yağmuruna tuttular. Bir markette girip haber kanallarını tekrar kontrol ettim. Başbakan Yıldırım sırasıyla haber kanallarına bağlanıyor, endişeli bir ses tonuyla “Askeri kalkışma girişimi” açıklamaları yapıyordu. Yani durum ciddiydi.
Hemen bir araç bulup Yozgat Alay Komutanlığına hareket ettim. Araçla birkaç kez geçiş yaparak, kışla girişini gözlemledim. Nöbetçi askerlerin sayısı artmıştı ve hissedilir bir hareketlilik vardı.
Ardından tekrar caddeye, vali konağına indim. Ben ordayken konağın etrafındaki tüm yollar polislerce kapatıldı. Uzun namlulu silahları kuşanmış, çelik yelekli polisler her yeri sardı. İl emniyet müdürü konağın kapısındaydı. Bahçede de onlarca polis, kimseyi yaklaştırmıyordu…
Tüm polislerin göreve çağrıldığını öğrendim. Ardından, silahlı çatışma olabileceği bilgisi geldi.
Ankara’da savaş uçaklarının Cumhurbaşkanlığı, MİT Müsteşarlığı gibi kritik noktaların üzerinden alçak uçuş yapmalarıyla başlayan darbe girişimi; İstanbul’da köprülerin askerlerce kapatılmasıyla ve tankların yürütülmesiyle devam etti…
Ardından sizlerin de bildiği gibi; TRT’de, darbe ve sokağa çıkma yasağı bildirisi okundu.
Sonrasında muazzam bir bilgi kirliliği…
Yaklaşık bir buçuk saat haber alınamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözaltına alındığı, hatta yurtdışına çıktığı haberleri yayılmaya başladı. Jetler, bombalamalar vesaire…
Vali Beyden haber almak için korumalarına ulaşmaya çalışıyorum, bir yandan telefonum hiç susmuyor. Yine sosyal medyada Yozgat Valisinin gözaltına alındığı gibi haberler yayılmaya başladı.
Bunun üzerine Cumhuriyet Meydanına geçtim. Ak Parti İl Başkanlığı önünde yavaş yavaş toplanan kalabalık çığ gibi büyüdü.  Kısa bir süre sonra Vali Kemal Yurtnaç meydana geldi. Yanına gittim.
Vali Beyi gören ve sayısı anbean artan kalabalık etrafımızı sardı. İlin mülkü amirini gören endişeli kalabalık rahat bir nefes almıştı. “Sayın Valim hoş geldin, bize açıklama yap Sayın Valim” diye bağırıyorlardı.
Vali Yurtnaç, toplanan kalabalığı teskin etmek için konuşma yapmaya başladığında başımı çevirdim ve binlerce kişinin meydanda olduğunu gördüm. Öyle kalabalıktı ki, hareket edemiyordum. Bir yandan da işimi yapıp, görüntü ve kayıt alıyordum.
Kalabalık karşısında duygulanan Vali Kemal Yurtnaç; “40 gün önce Yozgat Valiliği görevine geldim ama bundan sonra ölene kadar Yozgatlıyım” diyordu. Vali Yurtnaç’a, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, bir gün önce göreve başlayan Cumhuriyet Başsavcısı, Ağır Ceza Reisi, İdare Mahkemesi Başkanı, Bozok Üniversitesi Rektörü ve Ak Parti İl Başkanı da katıldılar. Sırasıyla açıklamalar yapıp, birlik-beraberlik çağrıları yaptılar.
Yozgat Cumhuriyet Meydanı tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Yozgat, adeta Türkiye’ye örnek olmuş, bir kıvılcımı ateşlemişti. Binlerce Yozgatlı hep bir ağızdan “Darbeye hayır” diyordu.
Yozgat, karanlık günlere dönmemek için, daha sonra uyumamak için bu gece uyanık kalıyordu!
Yozgatlılar darbeciye darbe yapıyordu. Hem de sabaha kadar…
"Darbe yaparız, millet kahvede oyunundan kalkmaz" diye düşünenlere, Yozgat Cumhuriyet Meydanında toplanan binlerce vatandaş “O günler geride kaldı” diye haykırıyordu...
Darbe, bir ulusa yapılacak en ağır hakarettir.
Kardeş kanı akıtan, askeri polise, polisi askere silah çektirenlerin Allah bin türlü belasını versin.
Milletin evlatlarını birbirine kırdıran bu hainlere cezaların en büyüğü verilsin.
Allah bir daha yaşatmasın…