Dalga dalga büyüyorsun içimde. Ne yana baksam sen, ne yana koşsam sen… Param parça ömrümün en güzel anı sen, neredesin sen? Kiminlesin sen?
    Sabahın dörtlerine kurduğum aklım hep bir saat erken, hep birçok saat uykuya geç, sana geç, ömrüme geç…
    Titreyen umutlarım vardı benim, çoğul türkülerim, şiirlerim… Şimdi büyük karanlıklar, dar odalar yaşamım benim.
    Seninle birlikte aklımı yitirdiğimden beri, doğrudur bir meczup oluşum, doğrudur aşktan yana ısrarcı  oluşum ve doğrudur bütün yeminlerimi bozup, senli günlerin hayalleriyle yaşadığım, o günlerin kokusuyla uyuduğum, doyduğum, kandığım doğrudur…
    Bozmadın yeminini, bu aşk da en çok sen delikanlı çıktın, bozmadın yeminini, bu ayrılık da en çok sen dayanıklı çıktın, caymadın, dönmedin, bozmadın yeminini, en çok sen haklı çıktın, en çok ben ahmak, en çok ben zayıf, en çok yanan, en çok seven ben çıktım…
    Madalyamı taktılar boynuna, boy boy fotoğraflarını mı astılar duvarlara, yoksa bu gaddarlığının, acımasızlığının onur ödülünü mü  takdim ettiler? Ne geçti eline? Neyi başardın? Neyi yok ettin Allah aşkına? Bana koyduğun bu yasaklar sonra bu çıkmaz akşamlar, senin üstün başarıların mı oldu, müstesna odalarının duvarlarını  süsleyen?
    Benim canımla kazandığın, benim kalbimle büyüttüğün, biriktirdiğin üstün vazife madalyaların, sertifikaların ve hatıralarımdan aldığın talihsiz ödüllerin bütünü; dilerim yanlış bahislerin olur, dilerim bir gün en büyük yanışın olur…
    Dalga dalga büyüyorsun içimde ve ben bu yargısız infazının kaçıncı nöbetlerinde, sabahların  üçlerinde, beşlerindeyim bilemiyorum… Biliyorum dalga dalga büyüyorsun içimde ve ben seni asla unutmayacağım, asla affetmeyeceğim…
    Dalga dalga çoğalıyorsun bende ve senden kaçtıkça daha da çok büyüyorsun bende. Seviyorum seni bir şey yok elde, seviyorum seni bir şey gelmiyor elde… Yani vicdansızım; çaresizim bu elde… Seviyorum hiçbir şey yok elde…