BAŞLIK bir televizyon programından. Ama görüp, yaşadıklarımı özetleyebilmem için 'cuk' diye oturabilen bir başlık olmasından dolayı, ilgili yapım şirketinden 'ödünç' aldım, bilesiniz... 
Geçtiğimiz hafta sonunda Çayıralan ilçesinde gerçekleştirilen 'Bal ve Kültür Festivali' etkinliklerine gittik. Festival alanında kurulan stantlarda tarım ve hayvancılığa dayalı gıda ürünleri, ormancılığa dayalı ahşap eşyalar satışa sunulmuş. Stantların ilkinde Çayıralan Belediyesi öncülüğünde kurulan 'Çayıralan Emekçi Kadınlar Şirketi' tarafından hazırlattırılan yöresel ürünler yer alıyor. Oraya yöneldik. Daha sonra öğrendik ki, sadece Emekçi Kadınlar tarafından hazırlanan ürünler değil, festival alanında çevre köylerde, ilçelerde üretimi yapılan ürünler de tezgahlarda satışa sunulmuş...
Sevindim. Yozgat'ta Sürmeli Festivali etkinlikleri ile birlikte açılan 'Yöresel Ürün Pazarı' ile birlikte, Belediye öncülüğünde her hafta kurulan 'Sosyete Pazarı' geldi, aklıma. Tebessüm ettim. Açılan stantları gezip, üretenlerle sohbet ettim, gıda ürünlerinin tatlarına baktım. Akdağmadeni yaylalarında beslenen büyük ve küçükbaş hayvanların sütünden yapılan en az 10 çeşit peynirin tadı halen damağımda kaldığını söyleyebilirim. Çayıralan'ın köylerinde yetiştirilen sebzeler, meyveler de açılan stantlarda 'yerli ve organik ürün' olarak satılıyor...
Üretiyoruz. Yetersiz olsa da ürettiklerimizin olduğunu görmek sevindirici. Üzücü olan ise, üretenlerin bir elin parmağını geçmemesi. Üzücü olan, bir elin parmağını geçemeyecek kadar insanın ürüttiği organik, doğal ürünlerin pazar payının yok denecek durumda olmasıdır. Girdi maliyetleri yüksek. Bu da üretime doğrudan yansıyor... 
Üretici ürettiğini, hiç bir özelliği bulunmayan, katkı maddeleri ile yoğurulmuş, düşük maliyetli ürünler karşısında satma gayretinde. Fiyatlar, sağlıksız ürünlerle kıyaslandığında en az iki-üç katı. Hal böyle olunca tercih, sağlıksız  da olsa, ucuzdan yana...