Milletvekili, Devlet Bakanı, Başbakan yardımcılığı, Adalet Bakanlığı, TBMM’nin 25nci Meclis Başkanı… Allah böyle bir başarı ve zirveyi her kuluna nasip eder mi bilemeyiz…
Eğilmedi, bükülmedi,
Yardakçılık yapmadı,
Doğru bildiği çizgisinden sapmadı,
Hep dobracı Davut oldu, bu dobracılığı kimi yerlerde ve kişilerce yadırgandı, doğrucu olmanın yerildiği düzenin adamı hiç olmadı… Eh bu kadar günahta! görmezden gelinir mi hiç..? Zaten taş atılması için neden çoktur! Yukarıda sıraladığımız makamlara bakarsanız, kıskançlık, çekememezlik alır başını gider…
Son moda da şimdilerde ihbarcılığın şaha kaldırılmasıdır. En başta gelen ihbarın başını Fetoculuk çekmektedir. Haksız ve mesnetsiz ihbarcılarda, din, iman, adamlık aramak zifiri karanlıkta yerde kara karınca aramaya benzer. Bu memlekette biraz başarı elde edene olmadık iftira ve çamur atılmaya başlar. Hele ki Cemil Çiçek gibi zirvelerde dolaşanlardansanız. Yel kayadan bir şey alamaz ama, çamurun izi uzun müddet kalır. Bu çamurzadeler! bunu bildikleri içinde, çamur atmaktan vazgeçmezler. Yok Fetocu yok şucu bucu… Şerefsiz olmanın da derecesi vardır, bu iftiracılar kaç yıldızı hak ederler bilemeyiz..! Bu satırları yazarken aklıma Hazreti İsa Peygamber geldi. Neden geldi diye soracak olursanız;
“Hazreti İsa mabede girince, yazıcılar ve ferisiler kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler. Aralarında dediler: “Eğer onu kurtarırsa, bu Musa'nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız; eğer mahkûm ederse, bu kendi akidesine aykırıdır, çünkü o merhameti tebliğ etmektedir. Bu şekilde Hz. İsa'ya varıp “Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recm edilmesini emretmişti; buna sen ne dersin?” dediler.
Bunun üzerine Hz. İsa eğilip, parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü. Cevap için sıkıştırırlarken, Hz. İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve “Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın.” dedi,  yeniden eğilip, aynayı çizdi.
Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir çıktılar, çünkü kirli işlerini görünce utanıyorlardı.” 
Evet ilâve edeceğim kelime de yok, cümle de yok..!