''KUR'AN-I ancak hak olarak indirdik ve o da hak olarak kaldı. Seni de, EY MUHAMMED YALNIZ MÜJDECİ VE UYARICI OLARAK GÖNDERDİK.”  
(El-İsrâ: 105)
Açıkçası “İcbarcı değilsin” anlamı çıkmaktadır. Yüce Allah, kendisiyle kulu arasına, inanç yönünde Resulümüz Peygamber efendimizi dahi tebliğci olarak göndermiş, icbarcı olmaması yönünde uyarmıştır. 
(Bakara Suresi, Ayet 119)
“Habibim, doğrusu biz seni hak Kur’an ile müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. SEN CEHENNEMLİKLERDEN SORUMLU TUTULMAYACAKSIN.”
Eee şimdi gelelim şu aracı ve icbarcılara: Dolandırıcıların başyapıtı, Allah, peygamber diye başlamakta, alkışı ve kandırılmayı görünce de coşmaktadırlar. Peki, bunlara kananlar nasıl bir inanç sahibidirler ki anlamak, çözmek mümkün değildir.
“Ben Hızır Aleyhiselamım! Yahya Peygamberim! Sana para kazandıracağım!” diyenlere kananlar, elindekini, avucundakini kaptıranlar…
Ya Cennet’ten ev ve arsa alanlara ne demeli? Bunların Müslümanlığı tartışılır ki hem de nasıl…
21'nci asırda bir hoca! Çıkıyor, okunmuş yanmayan kefen, sırat köprüsünden düşmeden geçirecek terlik pazarlıyor. Bir yığın inanç sahibi de bu ürünlerden alıyor.
Eh bu vesileyle Cehennem ’den kurtulup, Cennet’i garantilemiş oluyor..! Gel de bu ürünleri pazarlayanla, bu ürünleri alanlara Müslüman de…
Dolandırıcılık, din, iman söylemiyle başlayıp, soygunla sonlandırılıyor. Ey Diyanet mensupları, sizler bu aracı din tüccarları, uyduruk fetvacılar için bu zamana kadar neden sesinizi çıkartmadınız, çıkartmıyorsunuz?
Ne demişti rahmetli Osman Bölükbaşı: “En büyük para din sektöründedir.”
Din sömürücülerine, vurguncularına soru – yorum: Kuldan utanmazlar, Allah’tan da mı utanmıyorsunuz? Zaten Allah korkunuz olsa, dolandırıcılığa, istismarcılığa soyunmazsınız.
Çekilin aradan, çekilin…
Ey Diyanet sende araya gir artık gir…
Milyarlık bütçenle milleti din bezirgânlarının elinde bıraktığın yetti gayri…