YOZGAT, Türkiye'nin sosyo-ekonomik yönden en az gelişmiş illerinden birisi. Hal böyle olunca da fakiri-fukarası da çok. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan aldığı yardımlarla geçinenlerin sayısı bir hayli fazla. Bu insanlardan birisi, vakıftan aldığı yardımla geçimini temin eden, evlere temizlik hizmeti vermek için giden, sokakta simit satarak, dilenerek evinin geçimini sağlamaya çalışan, bizden birileri.. Kapısına iliştirilen faturanın küsuratı olan 5 kuruş eksiği ile ödeme yapmaya kalkıştığında 'olmaz! üzerini tamamla da gel!' gibi yarı azarlı tavırla karşılaşır.. Garibim ses çıkartmaz, boynu bükük veznenin önünden döner.. Bir taraftan 'nereden bulacağım?' sorusuna yanıt ararken, 'hadi buldum, bu sırayı bir daha mı bekleyeceğim!' endişesi yaşar. Başka bir garibim, gelen faturanın bedelini denkleştiremeyip, ödemesini zamanında yapamadığı için kesilen elektriğini açtırabilme mücadelesinde, fatura bedelinin iki katını denkleştirmeye çalışır.. Çedaş yönetimi tüm bunları 'görevimiz!' olarak açıklayabilirler...

Koşuşturmaca ve stres...

Akşam saatlerinde büroda başlayan koşuşturmaca, sonuçlanan maçların skorları, yazılan haberlerin sayfaya yerleştirilmesi, tasihlerin yapılması, çıkışların alınması şeklinde devam ediyor. Bu koşuşturma içerisinde birden kesilen elektrikler, elinizi kolunuzu bağlıyor. Bir süre bekliyorsunuz, yeniden bilgisayarınızı açıp, çalışmaya başladığınızda tekrar bir kesinti yaşıyorsunuz.. Yine aynı şekilde bekleyip, sonra tekrar işe koyulduğunuzda yine bir kesinti.. Düşünün çalışabilmek, işinizin gereğini yapabilmek için mücadele verirken, karşılaştığınız bu sorunların yarattığı stresi.. Stresin neden olduğu hastalıklar.. Onca mücadele sonucunda hazırlamış olduğunuz sayfalarda yok olan Ahmet Sargın'ın yazısı, tasihi yapılmasına karşın 'Hastane' yerine 'Hasta' başlığı, tasih sayfalarında var olup, baskıda yok olan spor haberinin başlığı.. Tüm bunlara karşılık Çedaş yetkilileri, 'İnsan yapısı bu!' mazeretini de öne sürebilir...

Sorumlusu kim?...

Çedaş'a ne diyelim, bilemedim, şimdi. Yaratmış olduğu sıkıntıları, sıkıntıların neden olduğu sorunlar, içilen 'ağrı kesici' ilaçların sorumlusu kim?.. 'Hizmet' yerine, 'işkenceyi' kendisine görev edinip, hiç bir sorumluluğu kabullenmeyen, veremediği hizmetin karşılığını fazlasıyla almaktan geri kalmayan.. Buna karşılık, yasaların, yönetmenliklerin tamamen bunların yanında olduğu bir düzende, bir yapıda kime ne diyelim...
Ama bilesiniz ki; o garibanların ahı, yarattığınız sorunların muhataplarının intizarları, sorumluları birgün bir yerde bulacak, gerekli hesabı da soracaktır. Birilerinin, başka birilerine 'intizar vermesini' kabul etmem.. Ancak, Çedaş 'intizar edilmeyi' bile hak etmiyor. İnsanları kandırıyor.. Yasaları kandırıyor.. Yönetmenlikleri kandırıyor.. Velhasıl, 'hizmet ediyorum!' diye kendisini kandırıyor. Bizleri 'aptal!' yurduna koyduklarını sanıyorlar ama 'kendi kendini yalanlayana' ne denir, bilmiyorlar...