“İnsanı gam, duvarı nem” öldürürmüş cansuyum…
Ah! Keşke biraz beni dinleseydin, biraz sakin olup söylenip durmasaydın ya da bir kere inansaydın bana, neyin eksilir? Ne kaybederdin cansuyum?
Olur, olmaz sözlere, kişilere, kulaktan duymacalara, kandırmacalara, onun bunun yalanlarına kulak asıp, beni yerden yere vurmasaydın cansuyum…
Sana kendimi anlatmaktan, yüreğine beni ifade etmekten ve hatta her defasında binlerce yemin etmekten sıkılmadım ama çok yaralandım cansuyum…
İftira çok kötü, yalan yaftalar çok ağır ve gülüm yapmadığın, senin hata saydığın, yani inandığın hafif meşreplerin adıma sürdükleri çamurlara kanman ve buradan yola çıkarak, yargısız infazlarında sallanmak, sahiden atlatılır gibi değil cansuyum…
Senin elinde ölmek değil ve değil gün gece param parça olmak korkum… Beni yakan, ağlatan, içimin sancılarını artıran tek neden, yalanlara kanmandır ve bu iftiralardan yola çıkarak beni yardan yara atmandır… Yar elinden yara düşmek sevaptır ama ve lakin cansuyum; yüreğime değil de, yüreksizlerin sözlerine itimat edip, uğruna ölecek olan yüreğimi yok sayman bilesin, en büyük yaradır yüreğimde…
İnsan bazen ağzında kuş tutsa inandıramaz ya kendini, hani bazen adı çıkmıştır dokuza, inmez ya sekize öyledir işte… Akıl almaz sorular ve akıl almaz yaralar pineklenir yüreğinin üstüne sonrada çık çıkabilirsinler başlar uykusuz nice gecelerde. Sen beni nasıl olurda atarsın yerlere? Ve sen beni, sana öleni nasıl olurda satarsın üç kuruşluk sözlere cansuyum?
Yemin ederim kalbim ağrıyor gülüm ve yemin ederim bütün bunlar, anlıma çizilen bu kara lekeler, senide yakar bir gün bir yerde cansuyum…
Onun bunun sözüne takılıp, uçurtma kuyruğu hayallerimizi öldürme gülüm ve yüzdürmeye çalıştığımız yüreklerimizi boğdurma, küreksiz kaldığımız okyanusları sakın unutma! Cansuyum. Bizler oralarda boğulmamıştık, sularımızı daha fazla bulandırtma, içimizi daha fazla ağrıtma cansuyum… Biliyorsun ki biz karşıdan karşıya geçerken “sal” saymadık yüreklerimizi ve biliyorsun ki ölene, mahşere kadar söz verdik, bu uğurda, sevda yolunda, “ölmek var, dönmek yok” dedik… Aşkı tek yol, tek çıkar bildik.
Şimdi soruyorum sana; sevdamızı kirletmeye, aşkımızı üzmeye, bizi öldürmeye, hangi söz? Hangi hile? Ve hangi dengesiz züppe çanak tutabilir ki? Biz çanakçıların çanaklarını çoktan kırıp geçmedik mi bu yolu cansuyum…
Unutma! Allah bizi çok seviyor cansuyum…