Kalbim sende kalmışsa ve ellerim sonra saçlarım yanıp kül olmuşsa, bu çile ve suçum kalben, tükenmedi mi halen cansuyum?
Ankara öyle güzel ki bugün pırıl pırıl bir kış güneşi ve yapraklar ebemkuşağı… Yürünesi, el ele tutuşulası herşey… Bir sen yoksun, gözlerin düşmüş, suretin kalmış, her yerde ve herşey de izlerin... Ah! "O" gözlerin cansuyum…
Keşke burada olsaydın ve beraber yeni bir yıla merhaba diyebilseydik sonra geçmişin bütün acılarını silseydik. Keşke burada olsaydın da kuru bir dilim ekmek ve bir baş soğana aciz kalsaydık, keşke sevgimiz sarılsaydı, aşkımız doyursaydı bütün aç kalan yanlarımızı. Nasılsa bir dilim ekmek ve birkaç zeytin soframıza düşerdi, bir dilim beyaz peynirin gölgesinde şenlendirirdi yuvamızı cansuyum…
Yoksun, gelmiyorsun, böyle seviyorsun ve böyle doyuyorsun belki de… Kızma sitemlerime, sana olan özlemlerimi azarlama, ne olur cansuyum hakir görüp hayıflanma; ben can demişim, dahası suyum demiş, cansuyum bilmişim hasretini, sevgini, yollarına serilen ömrümü… Kısaca dönersinlere kurmuşum her şeyi mi?
Bazen hasret biliyorum senide kanatıyor, olur olmaz tersliyor, olmadık şeylere takılıyor sonrada acıtıyorsun alabildiğine. Senden gelen her şeye razı ömrüm, yeter ki senden gelsin, yeter ki sen gel cansuyum…
Acı hayat ve yaşam çok ağır cansuyum, biliyorum ki her şey bir gün daha da güzel olacak ve bilmelisin ki bu ömrüm sadece seninle solacak, seninle yaşayacak. Geleceğin günlere yatırdığım gözlerim öyle umutlu ki… Senden, döneceğinden zerre kadar şüphem yok ve hatta şuan burada olamadığın için, “evet duyuyorum, okuyorum, görüyorum seni” diyemediğin için ne kadar çok pişman olduğunu da biliyorum cansuyum… Pişman olma hiçbir şey için, bu bizim kaderimiz ve kaderden şüpheye düşmediğin sürece sorun yok cansuyum. Elbet Rabbim bizi buluşturacağı anı biliyor ve elbet bu cezanın biteceği bir gün gelecek cansuyum…
Allah bizi seviyor cansuyum…