Gelmiş geçmiş ne varsa acıdan yana toplansa da ve içimin bütün yaraları bir bir kazınsa da sonra sevdadan yana kırık ne kalmışsa da, atılsa da, bir seni, bir bıraktığın izi silemezler cansuyum…
Öyle ezici, öyle büyüksün ki içimde, ne bir eksiliyorsun hatırlayınca, ne bir dirhem acım dindiriyorsun maziyi sorgulayınca…
Ne yana çevirsem yüzümü, sen düşüyorsun yoluma sonra uzuyor yollar, üzüyor cansuyum… Tek sen kalmışsan karanlığıma ve tek sensen yaralarıma merhem; sürsem mi? Sürmesem mi? Siyahın içinde kaybolup gitsem mi cansuyum?
Çıram olmuşsun ne zaman sönmek istesem, katilim olmuşsun ne zaman yaşamak istesem ve bütün bunların düşsel oyuncağı ben; düştüğü yerde kalan, karanlığa hapsolan, birde gözlerine esir kalan ben cansuyum…
Mavi umudun adıysa ve mavi sensen, belki de bensem; nasıl ebemkuşağına çıtalı uçurtmalar gönderilir ki? Ve kuyrukları kopmuşsa, göğün altında rüzgarsız kalmışsa mavi, söyler misin cansuyum kanatları kırık bir aşık nasıl uçar ki?
Söylenmelerim şehirleri kuşatıyor biliyorum ve biliyorum öpülesi nice gıdık varken, bir ben mi kaldım ki umuyorum yanağımdan, hayal kuruyorum dudağımdan öpülsün, güz gülü damlalar… Oysa ki çiğ düşmüş, düş düşmüş, maviler ölmüş cansuyum…
Yalnız şarkılar ve yalnız adamlar tanıdım sonra tek bir şarkının, şiirin yıktığı çınarlar… Beni bir sen yıktın, bir de karanlığa hapseden ayrılığın cansuyum…
Geçmiyor işte, iyileşmiyor işte, sen ne söylersen söyle, düzelmiyor eğriler, dirilmiyor ölüler…
SEVME BENİ
Uyandırma uykularımdan, düşlerin olurum senin. Sevme yaralarımdan, acıların olurum senin…
Sevme beni, isteme. Sakın geriye dönüp, hatıraları lekeleme. Kalbimin en tenha köşesinde bile yoksun. Ben kaldığımız yerdeyim, ben o büyük aşkın en güzel noktasındayım ama sen yoksun bugünümde.
Dünlerimi ben yaşıyorum, sen yoksun o günlerde. O kar tanesi sevgi, o kırmızı ve beyaz gül orada, dünde kaldı. Bugünümde sen çok karanlıksın.
Sevme beni, git benden, zerre kalmadın çünkü bende. Ölümsüz sabahların ve gecelerin sevme hakları tarih oldu. Şiirlerde, aşk mektuplarında ve hazin öykülerde kaldı güzel olan her şey. Sevme beni, uyandırma uykularımdan, en büyük kederlerin olurum senin. Sevme geçmişimden, yarınlarının intikamı olurum senin.
Lastik ayakkabı giyip, yakan top, ceylan ve kuka oynadığımız yıllar sonra ip atladığımız Arnavut kaldırımlı sokaklar şimdi yok, şimdi sende yoksun, bende. Hangi bir yarayı anlatayım sana, bil ki hiç ayrılmadık senle, bil ki ben o günde kaldım ama sen yoksun artık ne bugünde, ne de gelecekte. İşte bu yüzden, sırf bu yüzden sevme beni zararın olurum senin.
Canım demek isterdim bütün sevmelerine şimdi, özledim diye devam etmek isterdim bütün monolog kalan duruşlarına ve nasılsın? Diye bütün gönlümle şimdi sormak isterdim ama maalesef gönlümde bir ben bile bırakmadın, bir sen hiç olmadın ama maalesef…
Sevme beni emi, ne olur sevme. Ben bir daha ayağa kalkıp düşecek güçte değilim, ben bir daha sana koşacak halde hiç değilim. Sevme beni, çünkü ben seni dünde sevdim ve orası öyle temiz ki bırak öyle kalsın, koşmadan, yalvarmadan, ağlamadan, hep öyle sımsıcak tenin ve dizlerimin üzerinde ipek saçların kalsın.