“Çanakkale içinde, Aynalı Çarşı
    Ana ben gidiyom, düşmana karşı.”
    ***
BU sözlerle nice yiğit, nice 15’lik çocuk, nice baba, nice evlat yüreğine işlemiş vatan sevgisine engel olamayıp Çanakkale yolunu tuttu. Lapseki’nin Beybaş Köyü’ndeki evinden öptü anasının elini, “Ben gidiyom ana!” dedi Er Halil. Düşmana karşı yola çıkan yüzlerce yiğidin gidişi, Çanakkale’yi geçilmez yaptı.
***
“Çanakkale içinde, vurdular beni
Ölmeden mezara, koydular beni”
***
Er Halil’i vurdular düşmana siper olan kahramanlığından. Kocadere Köyü’nde kurulan Sargı Evi’ne getirdiler, zor nefes alıp veriyordu.  Kendisi gibi birçok asker yaralıydı, burada tedavi ediliyordu. 
Er Halil komutanına seslendi zor güç çıkan sesiyle. 
-Komutanım! Şu yazılı notumu köylüm Lapsekili İbrahim Onbaşı’ya verin. Kendisinden bir Mecidiye borç aldım. Bir daha da göremedim. Ölürsem ki ölme olasılığım fazla söyleyin hakkını helal etsin.
Komutanın ellerinde oracıkta şehit oldu Er Halil. 
Şehit oldular nice Hasan oğlu Aliler, Afyonlu Bekirler, Yozgat’tan Ömerler… şehit oldular nice koçyiğitler.
Sonra Sargı Evi’ne yeni yaralılar getirildi. 
Bir şehidin künyesi ve yazdığı not komutana verildi. Komutan yazılı notu okudu.
Not şöyleydi:
“Ben Beybaş Köyü’nden arkadaşım Halil’e bir Mecidiye borç verdim. Beni göremediği için ödeyemedi.  Biraz sonra taarruza çıkacağız, belki geriye dönemem, söyleyin arkadaşıma hakkımı helal ettim.”
Komutan elini yüzüne kapattı, yere yığıldı, hüngür hüngür ağlamaya başladı. Çanakkale yiğitlerinin şehit olurken bile helallik aldığına, verdiğine hangi yürek dayanırdı? Dayanamadı yürekler.
***
“Çanakkale içinde, bir uzun selvi,
Kimimiz nişanlı, kimimiz evli.”
***
Kimi nişanlıydı, kimi evli. Çocuklar babasız kaldı. Eşler yarensiz, analar evlatsız ama bayrak inmedi, ezan dinmedi.
Bolayır, Seddülbahir, Arıburnu, Conkbayırı, Anafartalar kahramanlık destanı ile doldu, taştı. “Ana ben gidiyom düşmana karşı!” diyen yürekli askerler 18 Mart 1915’te tarih yazdı Çanakkale’de.
***
“Çanakkale içinde, bir dolu testi,
Analar babalar umudu kesti.”
***
Kesti analar babalar umudu. Gidişleri boşuna değildi oğullarının, vatan uğrunaydı. Umudu kestiler ama her birinin artık bir oğlu vardı “Çanakkale Zaferi” adında. Hepsinin yavrularının adı “Çanakkale geçilmez!” oldu. 
“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!”  dedi Mustafa Kemal. Hangi Türk ölümü göze almazdı bu cesur komutan karşısında, siper olmazdı vatana? 
Çanakkale şanlı şehir, Seyit Onbaşı gibi bir aslanın kuvvetine de tanık oldun sen şanslı şehir! Bir çırpıda kaldırıverdi dev adam 275 kiloluk mermiyi. Sonradan ağırlaştı mı acep, tekrar kaldır dediler de kaldıramadı. Neydi o gücün adı? Bağımsızlık aşkı, milli ruh, inanç, vatan sevdası…
Neydi Er Halil’i ölüm anında inançlı kılan, neydi Seyit Onbaşı’yı güçlü yapan? Vatan aynı vatan, nedir şimdi eksikliğimizde yatan? 
18 Mart 1915 yılında, Çanakkale’yi geçilmez yapan tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.