SEVGİLİ peygamberimiz: “Evinde güzelce abdest alıp camiye giden kimse Allah’ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda bulunacaktır.” buyurmuşlar ve camileri Allah’ın evi olarak nitelendirmiştir. “Bir kimse evinde güzelce temizlenir de Allah’ın farzlarından birini ödemek için mescitlerden birine giderse, attığı adımlardan her biri günahlarını siler, diğeri de onun derecesini yükseltir” buyuran efendimiz cami yolunu da kutsallaştırmıştır.
Cami sözcüğü “Cem olma-toplanma” anlamındadır. Cami inananların toplanma mekânlarıdır. Türk-İslam kültüründe de büyük öneme haiz olan bu mekânlara ecdadımız büyük değer vermiş, kurdukları külliyelerle camileri ölümsüzleştirmişlerdir. 
“Namaz dinin direğidir” buyuran Peygamber Efendimiz cemaatle camiyi bütünleştirmiş, cemaate devamı şu sözlerle öne çıkarmıştır:, “Cemaatle kılınan namazın sevabı, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha fazladır.”Peygamber hatırası olan, ecdat yadigârı camilerimiz görkemli yapıtlar olarak tarihe damgasını vurmuştur. Camileri külliye ve vakfa dönüştüren atalarımız görkemli mimari eserlerle inançlarını ebedileştirmişlerdir. Dünyanın birçok yerinde kurulmuş olan bu camiler Müslümanların toplanma merkezi olarak bilinmekte ve dolup dolup taşmaktadır.  
Bugün itibariyle her ilde dikkat çeken bu tarihi yapıtlar süslemesi, ihtişamı, mimari görünümü ile günümüz insanını da hayrete düşüren bir şaheser konumundadırlar. Böylesine güzel ve önemli bulduğumuz imam ve inanç kaleleri; Ramazan-Cuma, bayram ve kandil geceleri dışında mahzunlaşıyor garip kalıyor. Şerefli bir dinin mensupları olarak bizlere düşen görev camilerimizi şenlendirmek ve cami- cemaat kültürüne sahip çıkmaktır.
Medine’ye göç eden Peygamberimiz ilk iş olarak bir mescit inşa ettirmiş, bizzat kendisi de bu mescide taş taşıyarak cami ve mescit yaptırmanın kutsallığını öne çıkarmıştır. Medine’de Mescidi Nebi, Müslümanların en büyük toplanma mekanı olarak Peygamber Efendimizin hatırasını yad etmektedir. Caminin önemini ve kutsallığını kabul eden ecdadımız gittiği her yere cami ve mescit yaptırarak peygamberimizin emanetini yaşatmaya çalışmışlardır.
Camilerin tarihe meydan okuyan görkemli duruşları yetmiyor, cemaati gerekiyor. Camiyi güzelleştiren içinin cemaat ile dolu olmasıdır. Camilerinizi mahzun ve garip bırakırsanız sizler de garipleşir-mahzunlaşırsınız. Allah’ın evlerini (şüphesiz ki bu bir benzetmedir) garip ve mahzun bırakırsanız Rabbim de sizi mahzunlaştırır. 
Camilerin yanında, bu mekânlara bitişik giriş ve çıkışı tamamen farklı kadın bölümlerinin de geliştirilmesi, yaygınlaştırılması gerekir. Bunu ciddi bir noksanlık olarak gözlemliyoruz. Her mekâna giden hanımlar, camiye niye gitmesinler ki ?  Camiler toplanma, görüşme, karar alma, buluşma, Allah’a yakınlaşma ve dini eğitim alma mekânları olarak yaşatılmalı, saygı gösterilmelidir. İslam cemaat dinidir, İslam birlik ve kardeşlik dinidir. 
Camilere alternatif gibi gösterilen yurt- yuva v.s mekânlarda namaz kılınabilir ama camilerin yerini tutamaz... Allahın evine koşanlara ve orada huzur bulanlara selam olsun!..... Camiler Haftasını kutluyor din görevli kardeşlerimize hayırlı çalışmalar diliyoruz. Kutsal ve şerefli bir görev yürütüyorlar bunun bilincinde olmalarını arzu ederiz. İmam- Müezzin- din görevlisi kutsal bir davanın temsilcileridir. Sorumlulukları çok büyüktür! Bu görevi de aynı şuurla milli ve dini bir heyecanla yerine getirmenin gayreti içinde olmalıdırlar…