Kaldığım yerden başlıyorum her şeye. Yarım bıraktığım ne varsa toplamaya ve bitirmeye dair, hepsi için yola çıkıyorum.
    Bütün geçmişimi bir bavula doldurdum. Giydiğim, giymediğim ne varsa yanımda. Bir göç başlıyor uzaklara, o uzaklar ki yıllardır beni çağırır da, ben duymazlıktan gelirim her defasında. Fakat bu sefer gurbetin sesine kulak verdim ve dinledim hışırtısını. İçimde yazdan kalma duygular kabardı. Buruk özlemler, hüzünler bitiyor muydu acaba? Acaba hasret kaç paraya tükeniyordu?
    Bilmiyordum ama öğrenecektim her şeyin bedelini.
    Irak kalan zamanımın benden neleri götürdüğünü? Ya da neleri şimdi vereceğini? Ve bu alışverişin kaç kuruş ettiğini öğrenecektim.
Sır gibiydi hazırlanışım. Ankara bilmiyordu gidişimi ve hatta hiç kimse.
Belki gecenin bir yarısı alt kattaki komşum, bunca zaman sessiz sedasız odama kapanışlarıma alışmışken, gecenin bir yarısı bu telaşımın, gürültümün merakı içinde kalmıştı.
    Kim bilir? Kimin neyi anlayabildiğini? Belki de hiçbir şeyin farkında değil kimse...
    Anneme haber vermeli miydim? Yoksa en azından kız kardeşime bir Allahaısmarladık mı demeliydim? Sanırım öğrendiklerinde şaşıracaklar.
    Belki vefasız diyecekler, belki de yine her zaman olduğu gibi, lodos dolu İstanbul'a bu havada yola çıkışıma hayıflanacaklar.
    Yani bir bahaneleri olacaktır kuşkusuz.
    Gitmesem daha iyi onlar için ama ben gitmeliyim martıların çığlıklarına, vapurların acı acı ötüşüne, balıkçıların umutlarına, Eminönü'nde, Sirkeci'de, Gülhane'de yarım bıraktığım şiirlerimi söylemeye...
    Evet, sır gibiydi hazırlanışım, bu defa kimseyi dinlemeye ve kimseye kulak asmaya niyetim yoktu. Hatta yolumdan caydırırlar diye büyük bir giz içinde hazırlandım.
    Kaldığım yerden başlamaya, eksik kalan ne varsa bitirip toplamaya kararlıydım. Kararlı oluşum beni mutlu ediyordu. Gecenin içine düşen düşlerimden korkmuyordum ilk defa.
    Çünkü ben düşlerimle hesaplaşmaya, İstanbul'dan öcümü almaya gidiyordum. Bu gidiş belki sonumun başlangıcı, belki de her şeyin başı olacaktı.
    Gitmeden geleceğimle yüzleşemezdim ve en azından sırf bu yüzden gitmeliydim.
    Bavulumu sırtlayışımın gerçek sebebini sanırım bir ay içinde sizlerde öğreneceksiniz ve İstanbul'la yarım kalan hesaplaşmamın devamını. Annemde, kardeşimde öğrenir elbette.
    Merakı  olan herkes anlayacak bir gün yola çıkmanın ne kadar önemli olduğunu ve çıktığınız yollarda sizi engellemek isteyen bütün seslere kulaklarınızı tıkamanız gerektiğini sonra her şeye rağmen yola devam etmenizin şart olduğunu…
    Unutmadan beni en çok kız kardeşim ve annem özleyecek ve bende en çok onları özleyeceğim…
    Yarım bıraktığınıza inandığınız her şeyi yeniden başlatabilirsiniz ve bu başlama sizi yeniden hayata bağlayacaktır.
    Değilmi ki yaşamak, ölme riskini göze almak gibi bir bedelle hayatımızı bize lütfetmiş, o halde ne duruyorsunuz, yola, yollara çıkmaya, yarım kalan her şeyi toparlamaya, daha neyi bekliyorsunuz?
    Yarım kalan bütün sevdalara, sevgiyle…