GÜNÜMÜZDE bir iş sahibi olup, karın doyurabilmek için verilen mücadele, yaşanılan koşuşturmaca arasında unutuverdik, bilimi, teknolojiyi, üretimi... Hal böyle olunca da ülke olarak dışa bağımlı hale geldik. Üretmiyoruz, başkalarının ürettiklerini pazarlıyarak, üzerinden elde ettiğimiz kar ile geçinmeye çalışıyoruz. Üretimde esas olan, yapılan üretimin entegre olarak piyasaya sürülebilmesidir. Yani ürettiğiniz ürünün hammaddesini de kendiniz üreteceksiniz, bulacaksınız. Bulduğunuzu işleyip, piyasaya süreceksiniz. Üretimde sürekliliği sağlayabilmek için günün koşullarına göre yeni ürenler, yeni markalar yaratmak durumundasınız. Yapamazsanız veya birisini yapar, diğerini temin ederseniz, bağımlılıktan kurtulamaz, sürekliliği de yakalıyamazsınız...
İşte bu bağlamda, Cumhuriyet Alanı'nda düzenlenen 'Bilim Şenliği' etkinliğini önemsiyorum. Önemsememiz gerektiğini düşünüyorum. Üç gün süren etkinlikte açılan stantların tamamını gezme imkanı buldum. Bazılarıyla yakından ilgilendim, dikkatimi çekti. Bir çoğu bildik teknolojiler üzerine otutturulmuş olmasına, bildik çalışmaların kopyası niteliğinde olmasına karşın, henüz en büyüğü lise düzeyindeki öğrencilerin kendilerine özgün bir ürün ortaya koymuş olmanın gururunu yaşaması, gelecekte bilim, sanat, çevre, tarım, sanayi, üretim gibi konular için kafa yoracak olmasının ilk kıvılcımı/işareti olarak değerlendirmek mümkündür...
Çalışmaların öne çıkanlarını imkanlar dahilinde gazetemizde yer vermeye gayret ettik. O nedenle buradan tekrar etmeyeceğim. Ancak, ortaya konulan çalışmalar noktasında bazılarının üretiminin yapılıp, Yozgat ekonomisine  katkı sağlaması sağlanabilir, düşüncesindeyim...