HEMEN hemen her hafta bir gazetede  “Gül parti kuruyor! Ali Babacan parti kuruyor! Yok falanca merkez parti kuruyor...’’ haberlerinden geçilmiyor… Eee birader! kuracaksanız kurunda! bizler de kurtulalım! sizler de kurtulun… Hani ya gına geldi bu haberlerden… Tarihin hiçbir döneminde hiçbir Brutus’un iflah olduğu görülmemiştir… 
Alalım sayın Gül’ü ele: Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı, dahası var mı yok… Sayın Babacan’a gelince, Çıkrıkçılar yokuşundan Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcılığına… Her iki muhteremde NASA’nın en hızlı füzesinden daha hızlı en uç noktalara  vardılar… Daha ne istediklerini kendileri de bilmiyor olacaklar ki ‘‘ne varım diyorlar, ne yokum diyorlar…’’ 
Politik zemin kaygandır ama kaypaklığa yer var mı bilemiyorum..! Görünüş de her iki zat da ağırbaşlıdır, ağırbaşlı olmak suskunluğu gerektirmez, ‘‘varım veya yokum’’ demek o kadar zor olmasa gerek… Her liderin mutlaka bir Brutus’u veya Brutus’leri hiç eksik olmaz, olmamıştır, hiçbir Brutus’unda iflah olduğuna şahit olunmamıştır… 
Bazen çektikleri kılıçlar kendilerini yaralamıştır  veya tarihin çöplüğünü boylamışlardır. Sizler parti kursanız ve seçime girseniz, alacağınız oy miktarı yüzde 3’ü geçmez, o yüzde 3’de, Başkan sayın  T. Erdoğan düşmanlığı yapanlardan gelir… 
Diyeceğim şudur; Brutuslüğünde bir duruşu olması gerekir. Perde gerisinde Brutusluk, gölge oyunların da olur. Türkiye tiyatro sahnesi değildir, gölge oyunlarına da ne tahammülü vardır, ne de zamanı, cenk etmek isteyen meydana çıkar, meydanda cazgırlar var, cenk isteyenler sütra gerisinde pusuda bekliyorlar. Her pusu başarı getirmez, getirse getirse kaosa yardımcı olur. Bu memlekette Brutus da, Brutuslar da eksik olmaz… İnsanın hey vefa diye bağırası geliyor…