İki yıl oldu aramızdan ayrılalı ‘Aydost’ diye eline aldığı sazını iki yıl önce duvarına astı bir daha eline almamak kaydıyla. Abdallık geleneğinin son ve en büyük temsilcisi Neşet Ertaş iki yıl önce hakka yürüdü aramızdan. Onu anlatmak, onunla ilgili söz söylemek her babayiğidin harcı olmasa da bozlaklarla, türkülerle büyüyen bir Anadolu çocuğu olarak o eli öpülesi ancak yaşadığı süre boyunca kimseye elini öptürmeyen yüce insanı hatırlamak ve hatırlatmak istedim.

Bin dokuzyüz otuzsekiz
cihana
Kırtıllar köyünde geldin
dediler
Babama Muharrem anama
döne
Dediysen Ata’yı bildin
dediler

Diyerek hayata gelişini özetler Neşet usta ve bu şiiri de uzar gider, şahsıyla ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlerin bu şiirini okumaları bile kafi gelecektir. Sazıyla ve sözüyle insan sevgisini ve yaratıcıya olan aşkını haykıran bu ulu insanın yüreğinde çoğumuzun sezemediği ve algılayamadığı bir yüce ve ilahi aşkın sırrı yer almış. Her söylediğinin ve yazdığının kaynağını bu ilahi aşk oluşturmuştur bana göre.

Bugün günümüzde hala akademisyenler, müzikologlar, tasavvuf ilmiyle uğraşan insanlar Neşet Ertaş’ı ve eserlerini derin süzgeçlerden geçirmekte, yüzlerce sayfalık makaleler ve ilmi yazılar kaleme almaktadır. Dışlanmışlığı, ötekileştirilmeyi, aşağılanmayı iliklerine kadar yaşamış bu gönül insanı buna rağmen hiçbir zaman kimseyi eleştirme ve taşlama yoluna gitmemiş. Fakirin, garibin ve yoksulun  içinde bulunduğu buhranı.

Ey garip gönüllüm dertli
yoldaşım
Niye belli değil baharın kışın
Varmıdır sormazlar
ekmeğin aşın
Zengin isen ya bey ya paşa
Fukaraysan ya aptal
derler ya cingan haşa

Dizeleriyle ‘Dertli Yoldaş’ isimli eserinde en iyi şekilde izah etmiştir sanırım. Neşet Ertaş’ı anlatmakta zor, dile getirmekte. Son olarak onca zor ve buhranlı sürdürdüğü hayatında kendisine teklif edilen ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını da reddederek halkın ozanı olduğunu belirtmiştir. Yine bu tutumu da bugün kişisel çıkar ve ikballer uğruna onca takla atan insanlarımız ve politikacılarımız için örnek olarak gösterilebilir.

Bir dönem unutulan ve hafızalarımızdan silinen bu büyük ozana sahip çıkan ve ‘Altın yere düşmeyle pul olmaz’ felsefesiyle ona sahip çıkıp onu tekrar ülkemize kazandıran isimler vardır ki onlara da ülke olarak teşekkür etmemiz gerekir sanırım. Öyle ki Neşet Ertaş’ı tekrar Türkiye’ye getirerek eserlerinin telif hakkını alan ve konserlerle büyük ozanı yeniden halkla buluşturan Hasan Saltık bu isimlerin başında gelir.

Hasan Saltık’ın yanı sıra Neşet Ertaş’a en çok değer veren ve sahip çıkan isimlerin başında Yozgatlı sanatçılarımız gelmektedir. Ertaş’ın yaşamı boyunca dizinin dibinden ayrılmayan hemşerimiz Bayram Bilge Tokel yayınladığı albümlerinde onun türkülerini seslendirdiği gibi onun hayatını anlatan bir de kitap yazmıştır. Bunun yanı sıra yine hemşerimiz Mustafa Tatlıtürk’te sazı ve sözüyle Neşet Ertaş’ı kendisine örnek almış. Müzik çizgisini ve anlayışını Neşet Ertaş ile özdeşleştirmiş kıymetli bir ozanımızdır.

Neşet Ertaş 25 Eylül 2012’de yakalandığı hastalığa yenik düşmüş ve

Bu ahiret günü bir gün gelecek
Hakimler hakimi Allah olacak
Haklı olan orda hakkın alacak
Helal hakkını bana helal et

Diyerek bizlerden helallik istemiş ve aramızdan ayrılmıştır. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. İnşallah o bize hakkını helal etmiştir.