BOB (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında başlatılan Arap Baharı oyunu hâlâ devam etmektedir. Bu oyunun adına her ne kadar 'Bahar' dense de baharla ilgisi yoktur. Olsa olsa 'Karakış' oyunudur. Sonu kanlı ve ölümle biten bir oyun. Kar var, kan var, donmak var, yanmak var kısaca ölüm var.
Bu sahte baharın en son sahnesi Suriye’de oynanıyor. Suriye toprakları uzun bir süredir yabancıların işgali altında. Amerika’nın eski Dış İşleri Bakanlarından Neoconların önemli isimi Henry Kissenger “Ortadoğu da Mısır ‘sız savaş, Suriye ’siz barış olmaz” sözünü bilinçli olarak söylemiş.
Ortadoğu bölgesinde yeni bir dünya düzeni kurmak isteyen güçlerin amacı Suriye’yi bölmek, içini boşaltmak petrol ve gaz kaynaklarını ABD, Rusya, AB ülkelerine, toprağını İsrail’e vermek için çabalıyor ve yeni bir payanda devlet kurmak istiyorlar. 
Ortadoğu’da yeni sınırlar teşekkül ettirilmektedir. Teşekkül ettirilecek yeni düzende yer almak isteyen İsrail, ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, İran’ın amaçlarına dikkat edilmeli ve politikaları iyi analiz edilmelidir. 
Bu nedenle Türkiye, Suriye’ye burnunu sokmuş devletlerin amaçlarını, yaptıklarını ve yapabileceklerini iyi bilmek ve ona göre tedbir almak durumundadır. Türkiye’nin, BOP projesine bakışı ve uyguladığı yanlış politika nedeniyle zor duruma düşmüştür. 
Sonradan gözlerini açmış Fırat Kalkanı ve Afrin’e Zeytin Dalı Harekâtı ile birazcık da olsa elini güçlendirmeye çalışmıştır. Ama tam olarak toparlanma sağlanamamıştır.
Suriye’nin sürüklendiği son, Türkiye ve İran’ı da çok yakından etkileyecektir. Bu nedenle Türkiye Suriye sorununa dünya devletlerinin bakış açısı olan üç noktadan bakmalıdır.
1) Suriye’nin jeopolitik durumu
2) Ekonomik yani enerji (petrol, 
     doğalgaz ve Fosfat) durumu
3) Dini (Mezhepsel durumu)
Suriye bölgenin jeopolitik ve ekonomik merkezlerinden birisidir. 193 km'lik kıyısı ile bir Doğu Akdeniz ülkesidir. Bu durum Suriye’yi Asya ile komşu haline getirir. Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının bağlantı noktasındadır. En uzun kara sınırı da Türkiye iledir. Ortadoğu’ya hâkim olmayı arzu edenler Suriye’nin jeopolitiğini elinde tutmak gerektiğini bilir. Suriye’nin nüfusunun büyük çoğunluğunu Araplar meydana getirir. Nüfusunun çoğunluğu Sünni Müslümanlardır. Nusayri, Hıristiyan ve Dürziler de vardır ama etkin çoğunluk Araplardadır. Suriye İsrail’e komşudur. Bölge ülkelerinden Lübnan ve Ürdün üzerinde hissedilir etkisi de vardır. Filistin’deki örgütler üzerinde de etkilidir.
Suriye, Arap Baharı oyunu başlamadan önce bu bölgede dış borcu olmayan tek ülkedir. Ekonomik olarak bakacak olursak Suriye bir doğalgaz zengini ülkedir. Oil&Gasjournol adlı bir araştırma dergisinin 2012 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 240 trilyon m³ doğalgaz rezervi olduğunu yazmıştır. Türkiye’nin yıllık doğalgaz tüketimi 40 milyar m³ tür. Buna ödediğimiz para ise 22 milyar dolar civarındadır. 
Suudi Arabistan’ın petrol rezervi yine aynı kaynağa göre 268 milyar varildir. İran’ın ise 34 trilyon m³ doğalgaz rezervi olduğu bilinmektedir. Bu bilgiler ışığında, coğrafyası, ekonomik değerleri ile Suriye bütün dikkatleri üzerinde toplayan bir ülkedir. Bu nedenlerle Suriye üzerinde güç uygulaması ve vekâlet savaşları yapılmaktadır.
Dini (mezhep) açıdan bakarsak İran bölgede bir Şii gücü oluşturmak çabasındadır. Bunda da şimdiye kadar önemli oranda başarılı olduğu görünmektedir. İran bölgede etkinliğinin perçinlenmesi adına Hizbullah gibi terör örgütünü finanse ederek amacına ulaşmak istemektedir. Dolayısıyla böyle bir gücü oluşturması demek Avrupa ve Amerika’ya karşı büyük bir güce erişmesi demektir.  
Suriye rejimi ile iç içe olmakta, tercihlerinde etkin olmak için çalışmaktadır. Suriye rejimi Rusya ile de sıkı bir ilişki içindedir. Gerçi Arap Baharı oyunu başlamadan önce Rusya ve Suriye birbirlerine yakındılar ama bu olaydan sonra iç içe oldular. Bunun nedeni de Rusya’nın yukarı da bahsettiğim etmenleri elinde bulundurmak için bölgede söz sahibi olmak istemesidir.
Rusya, Akdeniz’e, sıcak denize inme hayallerini de gerçekleştirmiş olmaktadır. Ayrıca Rusya Suriye’ye yüklü miktarda silah satarak iyi bir gelirde elde etmektedir. Askeri araçların yedek parçaları konusun da bir zamanlar bizim Amerika’ya bağımlı olduğumuz oranda Suriye de Ruslara bağımlıdır. 
Rusların bu bölgedeki tek askeri üssü Suriye’de ki “Tartus” deniz üssüdür. Rusya’nın bu bölgedeki ortakları olan İran ve Suriye’nin kaybetmesi demek, Rusya’nın da kaybedip bu bölgeden çekilmesi demektir. 
Bu gerçekler ışığında soruna bakmak gerekir. Bölgede yeni bir dünya düzeni kurulmak istenmektedir. Bu düzende Türkiye ya etkili olmalı ya da, genetiğini, kültür kodlarını inkâr edip bölünmeyi kabul etmelidir.
Bunun başka bir yolu da görünmemektedir.