BİRKAÇ  senedir İstanbul’a gitmiyordum. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’daydım ve birkaç sene öncesine kıyasla karşılaştığım manzara çok farklıydı.
Kadıköy’den vapurla Eminönü’ne gidene kadar her şey olağandı.
Ne olduysa Eminönü’ne inip orada taksiye binmek istediğimde oldu. O bölgedeki şoförler Türk müşterileri ısrarla taksilerine almak istemiyorlardı.
Neredeyse hepsi Arap turist avındaydı.
İstanbul’da yaşayan arkadaşlarımdan duyuyordum böyle şeyler, özellikle taksilerde yaşadıkları sorunları dile getiriyorlardı ama birebir bu sorunla yüzleşmek farklı bir deneyim oldu benim için.
Haberlerden İstanbul’daki taksi şoförlerinin Uber uygulamasına olan tepkilerini takip etmiştim, bu uygulamanın kendilerine zarar verdiği söylediklerini sanırım bilmeyen kalmamıştır.
Fakat İstanbul’da yaşayanların normal taksiler yerine Uber’i neden tercih ettiklerini yaşadıklarımdan sonra daha iyi anladım.
Tabi ki birkaç taksici esnafın yaptıklarını hepsine mal edemem ama yaşadıklarımı da göz ardı edecek değilim.
İstanbul’daki taksilerin birçoğunun arkasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ALO 153 ihbar hattı numarasının yazılı olduğu etiketler yapıştırılmış. Derdi olan 153 zabıtayı arasın, şikâyetini dile getirsin diye…
Hangi birini şikâyet edeceksin ki!..
Birkaç gencin, kendilerini aracına almayan taksiyi 153’ü arayıp ihbar ettiklerine şahit oldum. Vatandaş ihbarda bulunuyor ama demek ki fazla bir yaptırım yok çünkü taksi şoförünün umurunda bile değil.
Taksi şoförünün rahatlığından belli…
Malum, Yozgat merkezde uzak bir noktaya taksiyle gideceğim deseniz 20-30 lira ödersiniz. Burada bir taksi esnafının müşteri seçtiğini, müşterinin gideceği mesafe kısa diye söylendiğini duyamazsınız.
Büyük şehirlerin sıkıntısı da bu sanırım, memnuniyet eşiği de yüksek oluyor…
Bizim memleketin esnafının güler yüzü bir başka.
Yozgat’ta küçük bir markete girdiğinizde asık suratlı, “neden geldin” diyen bakışları hissetmezsiniz üzerinizde.
En azından selam verdiğinizde, o selamı karşılıksız bırakmaz Yozgat’ın esnafı…
Demek ki, büyük şehirde yaşamak büyük görgüsüzlük gerektiriyor diye düşünmeden edemedim doğrusu!
Onca kalabalığın ve koşturmanın içinde gözlemlerim bunlardı.
Bizim esnafımızın iş potansiyeli ne kadar az olursa olsun, müşterilerine olan ilgi ve alakalarının büyük şehirlerdeki emsalleri ile kıyaslanamayacak kadar iyi olduğunu bir kez daha görmüş oldum.
Velhasıl, esnafımıza sahip çıkalım.
Bizim esnafımız çok daha iyi…