BİZ Yozgatlılar hakkında çok şey söylenip yazılmaktadır. Bunların çoğu da ne yazık ki olumsuz yargılardır. Çünkü Yozgatlıları tanımak için onlarla iç içe yaşamak, birtakım anılara ortak olmak gerekir.
Benzetmede hata olmaz, derler. Ben Yozgatlıyı bir karpuza benzetirim. Dıştan bakarak içini göremezsiniz onun. Yozgatlının gönlüne giden pencereyi açtığınızda gerçeği görürsünüz ancak.
Ben bir Yozgatlı olarak kendimizi tanıtmaya çalışacağım. Gücüm yettiğince tarafsız olmaya çaba harcayacağım. Bu aynı zamanda bir öz eleştiri de olacak. Dolayısıyla hem olumlu hem de olumsuz yönlerimizi ortaya koymaya özen göstereceğim.
Biz Yozgatlılar saf insanlarızdır. Saf derken içinde kötülük beslemeyen, temiz duygular besleyen demek istiyorum. 
Biz Yozgatlılar, yabancı kültürlerden en alt düzeyde etkilenmişizdir. Bu nedenle kültürümüz daha öz ve ulusaldır. 
Biz Yozgatlılar sıcakkanlı insanlarızdır. Konuklarımız baş tacımızdır her zaman. Onları ağırlamayı çok severiz. Elimizde ne varsa ortaya koyarız hemen. Paylaşımcılık bizi mutlu kılar.
Biz Yozgatlılar, hesap kitap yaparak konuşmayız. Bir başka deyişle içimiz dışımız birdir. İçimizdekini pat diye dökeriz ortaya. Bu nedenle zaman zaman pot kırdığımız olur.
Biz Yozgatlılar, öyle ince dilli olmak için özel bir çaba göstermeyiz. Kabadır kullandığımız ağız, konuşmalarımız; ama özü sımsıcaktır. Birine, “Nörüyon?” derken; “Canın sıkılıyo ellaham.” diye biriyle ilgilenirken çok içtenizdir. Kendimize özgü, başkalarınca bilinmeyen pek çok ilginç sözcük kullanırız. İstanbullunun hindi dediğine biz “culuk”, Muğlalının ördek dediğine biz “şibi”, Karslının kaz dediğine biz “bodu” deriz. Ama ne dersek hep candan söyleriz.
Biz Yozgatlılar, et ve hamur yemeklerini çok severiz. Testi kebabımız, arabaşımız, parmak çöreğimizle övünürüz.     
Biz Yozgatlılar ana babalarımıza karşı çok saygılıyızdır. Onların yanında davranışlarımıza çok dikkat eder, yanlış yapmamaya elimizden geldiğince özen gösteririz.
Biz Yozgatlılar, ataerkil bir aile yapısının ağır basmasına karşın kadınlarımıza saygıyı ilke edinmişizdir. Anne evde her zaman söz sahibidir.
Biz Yozgatlılar arkadaşlığa çok önem veririz. Arkadaş bizim için her şeydir, yaşam boyu süren bir bağdır.
Biz Yozgatlılar devlete çok bağlıyızdır. Çünkü vatan en büyük önceliğimizdir. Vatan uğruna can vermekten kaçınmayız.
Biz Yozgatlılar kendi yoksul, ama gönlü zengin kişilerizdir. Seversek tam severiz.  
Biz Yozgatlılar, burnu Kaf Dağı’nda olanlardan hoşlanmayız. Böylelerini, “İstanbul’dan gelen eşek kırk gün at gibi gezer.” diyerek eleştiririz.
Biz Yozgatlılar gözü tok kişileriz. Azla yetinmeyi biliriz. “Azıcık aşım, kaygısız başım” anlayışını benimseriz.
Biz Yozgatlılar sabırlıyızdır. Geç sinirleniriz; ama bir sinirlendi mi, “Yumuşak huylu atın çiftesi pektir.” örneği çok tepkili oluruz.
Biz Yozgatlılar; namus, şeref gibi kavramlara çok değer veririz. Onurlu yaşamak bizim için vazgeçilmezdir.
Biz Yozgatlıların olumsuz olarak eleştirilecek en büyük yanı, kendi değerlerimize sahip çıkmayışımızdır. Kendi içimizden çıkan değerleri izlemez; onları tanımaya çalışmaz, yükselmelerinden de pek hoşlanmayız. Garip bir özelliktir bu. Açıklanması zordur. Neden böyle yaparız, bizi böyle davranmaya iten nedir? Bilinmez.
Biz Yozgatlılar fazlaca şükürcüyüzdür. Hep kendimizden iyi olanları değil, kötüleri ölçü alarak bulunduğumuz durumdan hoşnut olmaya çalışırız. Dolayısıyla kendimize daha iyi olanaklar hazırlamak için pek çaba göstermeyiz.
Biz Yozgatlılar etliye sütlüye karışmayı pek sevmeyiz. Çünkü daha küçük yaşlardayken böyle eğitmişlerdir bizi. Onun içindir ki, “Eneğine enek, nene gerek.”, “Elin üç koyunundan, beş keçisinden bana ne?”, “Dilini tut, yahniyi yut.”, “Ne kızı ver ne dünürü küstür.” , “Söyleme, duyma.” atasözleri bizim ürünümüzdür.
Biz Yozgatlılar, içinde yaşadığımız koşullara uyum sağlamakta zorlanırız. Yeniliklere kolay ayak uyduramayız. 
Biz Yozgatlılar; Türkiye’nin genelinde olduğu gibi az okuduğumuz, yorum yapmadığımız, araştırma ve inceleme alışkanlığına sahip olmadığımız için ön yargılarımızın tutsağıyızdır. Kendi düşüncelerimizin her zaman doğru olduğunu ileri süreriz. Bu nedenle tartışmaya kapımız kapalıdır. Bizim gibi düşünmeyenlere hoşgörü göstermez ve pek iyi gözle bakmayız.  
Biz Yozgatlılar; kendi düşüncelerimize yakın bulduğumuz siyasetçilere toz kondurmayız. Onları var gücümüzle savunuruz. Herhangi bir yanlışlık yapacaklarına asla inanmayız. Bu nedenle siyasilerce kolay yönlendiriliriz. 
Eğrisiyle doğrusuyla biz Yozgatlılar böyleyiz işte. Sonuç olarak kendimizle gurur duyar, Yozgatlı olmakla övünürüz.