BİZ Yozgatlılar elimizde bulundurduğumuz nimetleri külfet sanıp, pastırma-sucuğu Kayseri’ye, Şekerciliği Afyonkarahisar’a, Leblebi sanatını da komşu ilimiz Çorum’a kaptırmışız, kala kala elimizde Testi kebabı ve Arabaşı kalmış. Aslında bunlarda kalmazdı ya, paketleme ve pazarlamaya imkan olmadığından tenezzül edilmemiş.

İzmir Fuarına katılan Nevşehirli çömlek ustasıyla hemşeri muhabbeti yaptığımız esnada İzmirli bir bayan şöyle bir soru yöneltti, “yıllık ne kadar çömlek yapıyorsunuz?'' ''Yirmi bine yakın'' cevabı üzerine, ''Peki bu kadar çömleği kime satıyorsunuz?'' Usta kardeşimiz bu soruya espriyle karışık beni işaret ederek; ''Aha bunlara satıyoruz, Yozgatlılara…''

''Peki Yozgatlılar ne yapıyor bu kadar çanak çömleği?''

-Biz yapıyoruz, bunlar kırıyor.

Haksız değildi. Biz kırmakta mahiriz. En sevdiğimiz insanları bile bir çift lafla mat eder, kendimize kentimize küstürürüz. Tabi bir de küstüremediklerimiz var. İnsanlarımızı ötelediğimiz kadar, kurda kuşa, yolda kalmışa, el açıp yalvarmışa merhametle bakar, gereğini yaparız.

Yozgatlı birisi bir şey icat etimi önce kopya çekmeğe çalışır sonra da o mucide çamur atarız.

Yaklaşık beş yıldan beri Yozgat ile daha sıkı-fıkı olma çabasındayım. Kim nerede ne iş yapar, üreten insanların emeklerini yerinde görmek, ürettiği ürünlerine Pazar buluyor mu? Yakından takip ederim. Yozgat çamlığının ne büyük bir nimet olduğunu bilir, arada çıkar havasını da teneffüs ederdim. 2006’dan beri gıyaben tanıdığım ve Yozgat’a yerleştiğimde şahsen tanışma şerefine nail olduğum Hattat Yasin Ali ER Hocamla fırsat el verdikçe bir araya gelir memleket meseleleri konusunda konuşuruz. Sohbetimiz esnasında “şifalı bilgiler” konusundaki değerlendirmelerine hayran kaldım. Bir akrabamın solunum şikâyetinden bahsettiğimde, bana bir kavanoz “çam kozalağı reçeli” verdi, ''Bunu kullansın rahatlar!'' Dedi.

Hastamız bir hafta sonra bu reçelin kendisine çok iyi geldiğini, eğer varsa birkaç kavanoz daha temin etmemi istedi, bunu söylerken de kullandığı “hava spreyine ihtiyaç duymadığını” üzerine basa basa anlattı. Hastanın memnuniyetini konunun muhatabına sevinerek anlattım. Yasin Hocam; sadece Çam kozalağı reçeli yapmadığını, doğada çürütülen birçok ürünü farklı şekilde ev ortamında hazırlayarak Türkiye’nin her yerine, hatta Avrupa’ya bile gönderdiğini, bu ürünlerinde patentini aldığını söyleyince çok mutlu oldum.

İşte Yozgat ürünü, işte Yozgat’ın değeri buydu.

İltifat marifete tabidir. Çoğumuzun dikkate almadığı, pazarlarda ekonomik değer görmediği yaban meyveleri şifa dağıtır hale gelmiştir. Biz yerel basına düşen görev bu değerlerimizi gazete sayfalarına, köşe yazılarına taşıyarak bu ürünleri sektörsel hale getirebiliriz. Bu sayede hem hastalarımız sağlığına kavuşur, hem de dış ülkelerden döviz karşılığı aldığımız ilaçlardan bir nebze de olsa kurtuluruz.

Yozgat yayla konumu itibariyle, yörede yetişen tüm bitki ve meyvelerinin aroması, vitamin değerleri çok yüksek ve oldukça lezzetlidir. Sanayinin gelişmemesinin en sevindirici yanı bu olsa gerek. Bu yüzden de doğadaki tüm bitkilerimiz çok kıymetlidir. Yozgat’ımızda; ekonomiye katma değer sağlanmasına örnek teşkil edecek bir girişim olarak ele almak mümkündür.

Solunum sistemlerinde sorun yaşayan insanların tıbbî tedavilerini doğrudan destekleyen ve ekstra gıda takviyesi olması bağlamında çam kozalağı reçeli, çam kozalağı şurubu, çam kozalağı yağı, çam kozalağı ekstraktı ve çam kozalağı sirkesi üretilmeye devam ediliyor.

Astım, koah, bronşit, gribal enfeksiyonlar ve hepsine bağlı nefes darlığı problemlerinin çözümünde çok etkili olan bu ürünler; aynı zamanda bağışıklık sistemin koruması ve güçlendirmesi bakımından oldukça önem arz etmekte!

Sorgun ilçemizde öğretmenlik yapan Yılmaz OCAK, korona virüse yakalanan aynı zamanda koah hastası olan annesinin “çam kozalağı reçeli” sayesinde deva bulduğunu, sosyal medya üzerinde Yasin Hocaya teşekkür etmesiyle haberdar oldum.  Sonrasında Yılmaz Hocamla telefonla kısa bir sohbetimiz oldu ve çam kozalağı reçeli üzerine konuştuk. İfadesi aynen şu, “annem bu virüsten kurtulamaz, hastaneden sağ olarak çıkmaz gözüyle baktık, çam kozalağının çok faydası olduğu kanaatindeyim” diyordu.

Bilimsel olarak faydaları kanıtlanmış ürünlere yönelerek; bilhassa beden sağlığı açısından birçok değişik faydaları olduğu bilinen, fakat ortak özellikleri toksin ve ödem atıcılığı olan doğal sirkeler de ihmal edilmedi.

Kırlarımızda keyfe keder tadımlık toplanıp yenen çoğu meyvemizin reçeli, marmeladı ve sirkeleri üretmekte.

Yabânî armut ahlat (çörtük), güvem ve diğer dağ erikleri ile alıç, elma, limon, kızılcık, kuşburnu gibi besin ve vitamin değeri çok yüksek meyveleri marmelat, reçel ve sirke yapılarak değerlendirimekte...

Bu ürünleri vakti, zamanı geldiğinde ana yollardan uzak yüksek mevkilerden, gübre, zirai ilaç ve benzeri hiçbir kimyasal atıktan etkilenmemiş bölgelerden bizzat başında durarak toplatıyor, işliyor, cam şişe ve kavanozlara doldurularak, Tarım Bakanlığından onaylı etiketle müşterilerine ulaştırmakta.

Yozgat’ın çamları hasta bedenlere şifa kaynağı oluyor.

Yasin Hocam Yozgat’ta bir çığır açmış, hem hayır dua hem de para kazanıyor. Umarım bu sefer bu testiyi kırmayız…

Şifalar olsun.