YOZGAT'ta temel sorun 'küçük olsun benim olsun' anlayışının hakim olmasıdır. Bir de buna yetki ve sorumluluk üstlenenlerin, oturdukları makamların hakkını vermek yerine, kendilerine yük olabilecek konulardan kaçınmaları eklenince, Yozgat birden fazla konuda kaderi ile başbaşa kaldı/kalıyor...
Bu durum, günümüzün sorunu değil. 'Geleneksel' hale getirilmiş bir döngüdür gidiyor. Kimse de 'dur!' demek gibi bir zahmete katılmıyor. Çünkü 'küçük olsun benim olsun' mantığı ile 'keyfiyete dayalı kurumsal yönetim' anlayışı birbiri ile örtüşüyor. Kimse taşın altına elini koymak istemiyor. 'Böyle gelmiş böyle gitsin' isteniyor...
Yozgat'ın Cehrilik bölgesinde her yıl hava sıcaklığına bağlı olarak Mayıs ayının ilk haftasında açıp, 15 günlük süre ile doğayı süsleyen, bizlerin bildiği ismiyle 'Cehrilik Lalesi' ile ilgili 'koruma/tanıtma' konusunda bir arpa boyu yol alınamaması da aynı anlayışın ürünü olarak karşımıza çıkıyor...
Doğa Koruma ve Milli Parklar, Antalya, Konya, Muğla ve son olarak İstanbul Şile'de yüksek kesimlerde yetişen ve 'Ayı Gülü' olarak adlandırılan Yozgat'ın 'Cehrilik Lalesi'ni envanterine dahil edip, koruma altına alıyor. Koruma altına alınan bu gülü koparanlara ise 60 bin 163 lira para cezası uygulanıyor...
Yozgat'ta Cehrilik Lasesi'nin varlığından bu kurumun bilgisi var mı? Bilemiyorum. Ama envanterinde olmadığı kesin. Koruma altına alınmadığı bilinen bir gerçek. Geçmişte Yozgat Belediyesi kendi imkanları dahilinde koruma altına almak için bir çaba harcadı. Bozok Üniversitesi bu konuda bir araştırma yaptı. 'Somut Olmayan Kültürel Değer' olarak korunması yönünde adımlar atıldı. Ama daha öteye gidilmedi, gidilemedi. Halk sahiplendi, fotoğraf çekiniyor...