MİLLET olmanın en temel unsurlarından birisi de İnanç ve kültürel değerlerimizdir.

Türk ve Müslüman inancında Hızır Aleyhisselamın önemli bir yeri vardır. Birine Hayır dua ederken; “Hızır yoldaşın olsun, hanene Hızır uğrasın,” dara düştüğümüzdeyse, ”Hızır gibi yetişti” deriz. Türk kültürü ve inancı bu günü özel kabul eder, kimimiz 3, kimimiz yedi oruç tutarak Peygamber Efendimize bağışlar sonrasında da bu güne özel hazırlanan yiyecekleri konu komşumuzla paylaşırız. 

Hızır Orucu; Bu yıl üç oruç tutacak olanlar 13-15 Şubat arası, yedi oruç tutacak ise, 13-19 Şubat günlerini oruçlu olarak geçirir. Oruç tutacak olan kişi Sünni ise sahura kalkar Ramazan orucu gibidir, Alevi ise akşamdan niyet eder ve sahur etmeden ertesi gün akşam vakti gelene kadar bir şey yiyip içmezler. Alevi köylerimizde oruç boyunca geleneksel olarak sazlar çalınır, deyişler söylenir

Kavud –Uğud ve Hızır Orucu; Alevi köylerinde Kavut, Sünni köylerinde Uğut yiyeceği hazırlanır. Orucun üçüncü gününde buğday taneleri ocak üzerinde kavrulur ve geleneğe göre taş değirmende öğütülmesi sağlanır. El değirmeni ile öğütülen buğday unu irmik büyüklüğündedir. Unu öğüttükten sonra bir araya toplanır ve tepsiye veya temiz bez parçası üzerine dökülür. Bir gece boyunca bekletilir. Evde bulunan genç kız ya da erkekler niyet edip uyuduktan sonra sabah kalkar ve bez üzerine bakar. Eğer unun üzerine izler varsa Hızır'ın uğradığına inanılır ve dua ederler. Hazırlanan un akşam yemeğinde içine tereyağı katılarak helva yapılır gibi hazırlanır ve yenilir. Kalan kısmı ise komşulara dağıtılır. Maddi durumu iyi olan aileler daha sonra Pirini çağırıp kurbanını keser. Ekonomik durumu olmayanlar ise Cem yapar. Alevi vatandaşlarımız için oldukça önem arz eden bu günlerde köylerdeki küsler barışır, haklı haksız halk mahkemesinde helalleşerek Cem törenleri yapılır ve kurbanlar kesilerek hep birlikte dualar edilir. Barışmayan, helalleşmeyen ve husumeti devam ettiren kişiler Cem’e alınmaz, bu kişiye selam dahi verilmez. Bir nevi mahalle baskısı uygulanarak barışık yaşamağa mecbur edilir. Buğdaylardan yapılan kavut ve Uğut her ikisi de bu gün için özel bir yere sahiptir. Bereketi simgelemektedir. 

İslam Ansiklopedisine baktığımızdaysa, Hızır A.s ile  alakalı Kuran’ı Kerim’de geçen Kehf Suresi 60-61. Ayet’ine atıf yapılmakta ve farklı rivayetler yer almaktadır. Bu konunun bilenleri, Âlimlerimizin sahası. 

Sünnilerde de bu ayla ilgili benzer hazırlıklar ve farklı inanışlar yer almaktaydı, şimdilerde unutulmaya yüz tuttu.

Alevi kardeşlerimiz “Kavut” yapar, Sünniler de ise yine buğdaydan “UĞUD” yapılırdı.

Buradaki asıl anlatmak istediğimiz konu Alevi-Sünni meselesi değil, Türk ve Müslüman kardeşlerimizin ortak kültürünü farklılıklar olsa da olduğu gibi ortaya çıkarmaktır. Bu Türk milletinin kültürel zenginliği ve asırlardır devam eden Ata mirasıdır.

Uğut Nasıl Yapılır; Hızır ayına on beş gün kala, yıkanmış ve temizlenmiş buğday temiz bir çul serilerek ayaz görmeyeceği aynı zamanda ışık alabileceği bir yere serilir, altındaki çulun su tutması için kendir veya dehliz olması önemlidir.

Çul üzerine serilen üç parmak kalınlığındaki buğday ıslatılarak çillenmesi sağlanır. Buğdayın kurumaması içinde sürekli nemli tutulması, sulanması gerekir. On beş gün sonrası çillenen buğdaylar derin bir teşt içerisinde taşla ezilerek belli miktarda su elde edilir. Bu su ince tülbentten süzülerek bir kazana doldurulur, içerisine un katılarak karıştırılır, belli bir süre kaynadıktan sonra muhallebi kıvamına geldiğinde ocaktan indirilerek üzerine beyaz bir örttü serilerek soğumaya bırakılır ve bir gece bekletilir.

Hızır Uğraması; Bu tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte 13 Şubat’a rastladığı büyüklerimizce rivayet olunur.

Sabaha kadar kazanlarda soğuyan Uğud evin büyük hanımı tarafında dua edilerek besmele-i şerif ile açılır ve üzerinde bir iz aranır. Eğer ki üzerinde her hangi bir iz var ise o yıl bu hane için oldukça bereketli geçeceğine inanılır. Bir de bunun aksi vardır. Eğer ki içerisine yılan düşmüş ise ki; Yozgat gibi soğuk bir memlekette, özellikle de Şubat ayında yılanın hareket etmesi imkânsızdır. Bu emare de o evden bir cenaze çıkacağının işareti olarak tasavvur edilir. Şimdilerde uğudun yerini un helvası almıştır.

Bir de “Siftah” vardır. Üç ayların başlangıç gününe Yozgat’ta siftah denilir. Siftah günü helva yapılarak konu komşuya dağıtılır, küçük çaplı gıda alışverişi yapılarak o yıl içerisinde hanenin yokluk görmeyeceğine inanılır.

Hanenize Hızır uğraması, başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa huzur ve bereket getirmesi dileğiyle. Hak ibadetlerinizi kabul etsin.