MALUM, hasat dönemindeyiz. Soframızın baş tacı, “EKMEK” kırıntısı dahi israf edilemez…!
Bir yıl öncesinden tarla herk edilir
Şimdilerde herk adı nadas olarak bilinir
Besmele çekerek tarlaya tarlaya
Saban ile evlek başı çekilir
Kuru toprak cızı cızı sürülür
Avuç avuç tohum yere serilir
Tapan ile tohum üstü
örtülür
Rahmet için Hakka yüzler
çevrilir
Taneler çillenip filizlenir
Kara toprak yeşil renge bezenir
Kar yağınca yorgan olur üstüne
Engel olur ayaza, don kesmesine
Mart ayında karlar erir dibine
Gün vurdukça can gelir ölü bedene
Nisan da yeşerir yeni umutlar
Mayıs ayında ilaç ister yabani otlar
Haziran ayında kelle çeker kılçığı
Temmuzun başında firiğe döner
Estikçe poyraz yeli sararıp solar
Başaklar boyun eğer taneyle dolar
Dişenir tırpanlar örs çekiç ile
Anahtardır her zoru açar besmele
Kimi çalkaraya biçer kimi bacak desteye
Bismillah diyerek yere serilir.
Galıç ile ekin deste edilir
Tırmık ile her tanesi derlenir
Anadut, çatal ile yığın yapılır
Kağnılar kurulur sallar çatılır
Anadutla deste deste örülür.
Irgattır her evin horantası
Eli haki kokar, helaldir her lokması
Sap kağnısı her yerden görünür
Hasat çiftçi için düğün günüdür
Harmanlarda halkalar çevrilir
Desteler dağılıp yere serilir
Günlerce döne döne düven sürülür
Arada bir aktarıp saman alta verilir
Kalan saplar üste çıkar sürülür
Sap samana döner başak taneye
Malamanın ortasına höbek dikilir
Poyraz yeli için dua edilir
Savurdukça saman tane ayrılır
Tane yaba ile bir kaç kez devrilir
Saman kesmik birbirinden arınır
Cec’in ağzı kalbur ile savrulur
Tohumluk buğdaya gözer vurulur
Çinik ile ölçülüp sekleme doldurulur
Yeygilik tohumluk burada paylanır
Un olacak buğday pınarlarda yıkanır
Dam başına çul serilip yaylanır
Çocuklar sergi bekler, kuşlar haylanır
Kalbur ile kalan taş ayıklanır
Çuvallar eşeklere yüklenir
Değirmende üç beş gün sıra beklenir
Taş dişenmediyse un kepeklenir
Değirmenci acır onca emeğe
Öğüttüğü unu koyar eleğe
Hile katmaz yediği ekmeğe
On beş de bir hakkını koyar ambarına
Taneler öğünür sıcak una dönüşür
Teknede toplanan un çuvallara bölüşür
Yük vurulur hayvanlara yola düşülür
Büyük haralarla depki ile basılır
Haralın dört ibiği tavana asılır
Şükür rızkın bereketidir elbet
Çalışana elbet verir hak sebep
Komşularla ekmek günü gubaşır
Herif akşam helke ile su taşır
İnce elek ile ekmeklik un elenir
Kepek ufra elek üstünde kalır
Tandır, külle iyice temizlenir
Sabah ezanıyla ekmekçiler gelir
Bakır leğenlerde hamur yoğrulur
Evirici, ekmekçi yerlerine oturur
Açılıp açılmadığı denemeye tutulur
Eğer hamur özsüz ise, peynir suyu da konur
Beze alır hamuru hanımlardan birisi
Tahta üzerinde bir bir yazılır
Kağıt gibi olunca oklavaya sarılır
İşin gerisi evrağaç ile eviriciye kalır
Elekten saca vardıysa ne ala
Buram buram rızık kokar o sıla
Kızgın saç üstünde evirip çevrilir
Kimi kabarır evrağaçla delinir
Pişen ekmek istiflenir üst üste
Tüten baca davettir komşu dosta
Konu komşuyu davetsiz çağırır
Yapılan içli, keteye herkes bayılır
Bir orduyu doyurur en fakirin sofrası
Sormayın adımı Müstecep’tir mahlası
Nimettir her kırıntı tanesi
İnsan kadar eskidir ekmeğin efsanesi
Sulanıp katlanır, dolar ekmek selesi
Onun yeri sofranın başköşesi
Elhamdülillah, diyerek Şükür’dür duası