SON yıllarda artan kanser, alerji, obezite ve kalp krizi gibi durumlar, geleneksel beslenmenin terkedilmesi ile daha belirgin hale gelmiştir.

Doğru beslenmenin, cilt hastalıkları riskini azalttığı ve derinin yapısını koruduğu yönünde görüşler giderek artmıştır. Sağlıklı ve dengeli besleme cildi güçlü ve canlı tutar. İç ve dış ortamlar arasında bariyer görevi yapan cildin yapısı ve fonksiyonları beslenme ile yakından ilişkilidir. Vitaminler, karotenoidler, bitkisel antioksidanlar ve yağ asitlerinin diyete eklenmesiyle yapılan çalışmalarda bu besinlerin yaşlanma, derinin bağışıklık cevabı ve cilt kanserinden koruyucu etkilerinin olduğu gösterilmiştir. 

C vitamini ve E vitamini deride yüksek oranda bulunan doğal bir antioksidandır.  Cilt yapısında bulunan kollajen sentezi için gereken C vitamini sıklıkla yediğimiz taze meyve ve sebzelerde bulunur. Çilek, biber, portakal, brokoli, ananas ve kivi bunların en bilinenleridir. C vitamini ve E vitamininin birlikte kullanılması güneşin oluşturduğu serbest radikal adı verilen zararlı ürünleri ortamdan uzaklaştırır. 

Cilt sağlığında, özellikle kırışıklıkların giderilmesi veya bu kırışıklıkların oluşumunun engellenmesinde C vitamini, selenyum ve su çok önemli rol oynar.  Ayrıca kemik ve cilt sağlığını düzenleyici özelliği olan hidrolize kollajenin, son zamanlarda kullanımı yaygınlaşmıştır.  

Karbonhidratı minimum tutup, vitamin ağırlıklı beslenme programı uygulayanlar kırışıksız bir cilde sahip olduğu da bilinenler arasındadır.

Süt, yumurta, domates, greyfurt, badem, marul ve karnabaharda bulunan biotin de sağlıklı, parlak bir cilt ve saçlar için gereklidir.

Koenzim Q 10, enerji üretiminde ve antioksidan olarak görev almaktadır. Antioksidan özelliğiyle yaşlanmanın etkilerini azaltıcı rol üstlenir. Koenzim Q 10’un cilt ve saç sağlığı üzerinde de olumlu etkileri vardır.

Karotenoidler içinde en önemlisi beta karoten ve domateste bulunan likopendir. Bunlar serbest oksijen radikallerini ortamdan uzaklaştırır, böylece cildi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korur.  

Doymamış yağ asitleri olan ekosapentanoik asit (EPA) ve dekosaheksanoik asit (DHA); özellikle somon, uskumru ve ringa balığı gibi yağlı balıklarda bulunur. Bu yağlar, güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınlarına karşı koruma sağlar, cilt dokusundaki hücre zarını güçlendirir.  Böylelikle cildin daha sıkı ve daha genç görünmesini sağlar, kırışıklıkları önler. Cilt üzerindeki yaraların enfeksiyon kapmasını engeller, çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Bu yağların eksikliği, cildin kurumasına ve çabuk yaşlanmasına neden olur. Bu nedenle her gün ağırlıklı olarak balık ve sebze tüketmeye özen gösterilmesi gereklidir.

Araştırmalara göre balık ve sebze ağırlıklı beslenenler, sivilce oluşumu açısından çok daha düşük riskli gruba giriyor.

Sabah ve öğlen sıkça tükettiğiniz kahve, çay alışkanlığı değiştirilmelidir. Bunların yerine kafeinsiz yeşil çay içilmesi daha uygundur. Yeşil çay yüksek oranda antioksidan içerir. Yapılan araştırmalara göre yeşil çay, cildin nem oranını artırdığı gibi ciltteki kan akışını ve oksijen alımını da yükseltiyor. Dolayısıyla daha sağlıklı bir cilde kavuşmanızı sağlıyor.

Cildin dışsal yaşlanmasına katkıda bulunan ultraviyole radyasyon (UVR) ve sigaradan uzak durulması da önemlidir. 

Sağlığımızın önemli bir parçası olan cilt sağlığımızı korumak için yapılacak en önemli ve uygulanabilir olan dengeli ve sağlıklı beslenmedir. Hayatın erken yaşlarında bu bilince ulaşmak ve önlemleri erken almak cildinize çok şey kazandıracaktır. 

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…