Evet  sevgili  dostlar. Yeri geliyor  Can gülle  buradan  yani  bu  Köşeden  göç  ederek. 

Bir  güvercinin…  peşine  takılıp. 

Uzaklara  uçup  gidiyoruz.

Yeri geliyor Salih… olup Ahmet öğretmen oluyoruz. 

Küçük Mustafa ,Canan olup.

Biraz  Köy  kültüründen  biraz  Şehir  kültüründen  çeşitli  araştırmalar  yaparak  bir  birinden  değişik  konularla…  ve  yaşantılarla  karşılaşıyoruz yani. 

Değişik  hikayeler…  öğreniyoruz.

 Yeri  geliyor  kahkaha  atarak  gülüyoruz , yeri  geliyor  bir  birimize  kızarak…  küsüyoruz. 

Bazen  üzülüp  ağladığımız  yerlerde  olmuştur.

Önemli  olan  ağlamak , gülmek  yada  küsmek  değil.  Okuduğumuz  yazıların  cümlelerinde  ve  satır  aralarındaki  saklı  olan  mesajları…  öğrenip  yaşamımızda  uygulaya  bilmekti.

En  önemli  mesajı…  burada  ben  sizlere  hemen  aktarayım,  bu  kıyağımı da…  sakın  unutmayın’ha  olur mu?.

Hani  şu  üç  günlük  dünya  deriz ya.

Doğum…  Yaşam…  ve  Ölüm.  Bahsettiğim  bu  üç  cümle  içerisindeki  Yaşam’a  çok  dikkat  edin , çünkü…

 Doğum  bir  şekil de  gerçekleşiyor  ölümde  Hak’tır  oda  nerde  ve  nasıl  başınıza  geliverir  engelleyemiyorsunuz  aniden  başınıza  geliveriyor. 

Benim  sizlere  esas  anlatmak  istediğim  şey  Yaşam  tarzınız!… 

İşte  bu  çok  önemli  hayat  uzun  görünse de  sevgili  dostla  gerçekten  çok  kısa.

Bu  yüzden  İyiliğe , Dürüstlüğe  yeter  olur mu?  Madem  bu  dünya  boş , bir  imtihan…  ve  oyalanma  yeri  Sevgiyle  güzellikleri  yaşamak  var iken. 

O zaman  niye  bu  kin?..  niye  bu  nefret?… 

Hemen  anlatayım. ( İnançsızlık!... ) Evet  evet , gerçek  manasıyla  İnanan…  insan  kötüyü de  görür  güzeli de. 

Kötüye  şöyle  bir  bakar , ders  alır. 

Güzelinde  peşine  takılıp  taaa  Menzilin’e  kadar  gider.

Bakın  Rabbimiz…  İnanmayanlara  bir  şey  demiyor  çünkü  onlar  kendine  göre  bir  yol!...  tutturmuş  gidiyorlar.  İnananlara da  Kuran’ı  keriminde  ne  buyuruyor:

(İnsanlar  “İnandık!”  demeleriyle  bırakılıp da  imtihan  edilmeyeceklerini mi  sandılar?

Ankebut  Süresi , ayet 2 ) 

Bir  keserle…  ağacı  yontun. 

Ağzı  eğik  olduğu  için  kesilen  odun  parçalarını  önüne  düşürür.  “Hep  bana , hep  bana,”  der. 

Ama  balta  öylemi?...  onun  ağzı  doğru  olduğu  içinde  bir  odunu  keserken  ikiye  ayırır.  “Biri  bu  dünya ya  biri  ahi ret’e.”  Yani , hakkı olan her neyse…

“bir  sana  bir  bana.”

İşte  İnanan  insan , balta  gibi  olur.
     
  Okuduğunuz  buna benzer   yazı dizelerimiz   uzun  bir  yazı  dizisi  gibi  görünse de  sabırla satır aralarında saklı olan gülleri… toplamak.

Fazla  uzatmayacağım.  Bir  hadisi  şerifle  bu  konumuzu  burada  bağlayalım.

Nasıl  inanırsanız  öyle  yaşarsınız.  Nasıl  , yaşarsanız    öyle  ölürsünüz.  Ve  nasıl  ölürseniz   öyle de  diriltirsiniz.

Zannederim  yeterince  açık  ve  anlaşılır  olmuştur.

(…)

Efendim…  anlayamadım.  Zaten  bunları  biliyor muydunuz?...çok  güzel , harika. 

Bizim  Köyde  bir  çoban  vardı. 

Her sene  koyun  sürülerini  güttüğü  ağasına  giderek:

-Ağam   her sene  olduğu  gibi , bu  senede  koyunlarını  yine  bana  güttürecek misin?... 

Hani  ben  söyleyeyim de  benden  vebal…  kalksın , gerisi  size  kalmış  diyordu!.
 
Bu  çobanın  ağasına  söylediği  gibi  bende  size  Ağalarım’a  Beylerim’e  anlatmak  istedim.

 Benden  vebal  kalksın!...

Selam ve dua’larımla.