GEÇTİĞİMİZ gün Türk Edebiyatının güçlü kalemlerinden Hasan AKAR’ın davetiyle bir kültür programının sunumu için Tokat Niksar’daydım. Tarih, doğa ve bereketin bir arada olduğu yemyeşil bu şehirde Niksar Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Celal ÇELİK bize ilçeyi ve güzelliklerini gezdiriyordu. 
Kültür-sanat aktivasyonları dahilinde bir çok dünya ülkesiyle, ülkemizin bir çok ili ve ilçelerini sılıkla geziyor, sosyolojik karşılaştırmalar da yapıyorum. O gün Niksar’ı dolaşırken, kahvehane önlerinde, parklarda, yollarda mutsuz ve umutsuz görüntülü, asık yüzlü, yorgun ihtiyarların bezgin halleri dikkatimi çekti. Celal Bey’e bu simada ihtiyarlara Başkent dahil Türkiye’nin her yerinde çok rastlıyorum. Belediye olarak bu durumla ilgili herhangi bir sosyal projeleri olup olmadığını, bizde yaşımız itibariyle yhaşlılık güzerfgahına girdiğimizi söyleyerek, sorun ekonomik mi? diye sordum. 
-“Efendim onlar dul”. dedi. “Hanıma en çok ihtiyaçları olduğu dönemde dul kalmanın yarattığı bunalımla kendilerini daha da bi koyuveriyorlar ve çok sefil yaşıyorlar dedi.  
Hiç aklıma gelmemişti. Doğruydu dediği. Hatta bu asık yüzlerin ana sebebi belkide buydu. Beraberce yaşlanabilecekleri güçlü bir ekonomik ve sosyal düzen kuramamanın doğurduğu kaos; ihtiyarlık, fakirlik, hastalık, huzursuzluk vs. gibi sebepleri de birleştirince, birinin rahmete ermesi halinde diğerine hayatı cehennem ediyor. Maalisefki insan eşiyle beraber yaşadığı dönemde saadetin kıymetini bilemeyecek derecede gafil olduğundan, kaderin getirdiği olumsuzluklara karşılaşınca kontrpiyeye düşüyor, çok dirençsiz kalıp, tedavisi zor travmalar geçiriyor.  
Eee şimdi ne olacak?. Hergünü çileli bu asık yüzlü yalnız ihtiyarları, bırakalım ızdırap içinde ölsünler mi? Elbetteki hayır... Devletimizin bu takati tükenmiş dullara bazı tedbirleri var. Belediye bünyesinde isdihdam edilen temizlik görevlilerini evlerine yollayıp, yetiştirebildikleri kadar temizliklerini yaptırıyor. Yettiği kadar öğlen veya akşam sıcak yemek gönderiyor. Odun, kömür istihkakları evlerine teslim ediliyor. Gıda yardımı, sağlık ve ulaşım imkanıda sağlıyor. Diyeceksiniz ki, daha bunlara devlet ne yapsın.. 
Bence Devlet yapması gereken en önemli şeyi unutuyor. Uyumlu karakterleri tespit edip, bunları evlendirmek… 
Aklıma gelmişken söyleyim. Yaşlı dul kadınlar umumiyetle oğlunun, kızının yanına iyi-kötü sığabiliyor. Erkek ise öyle değil işte. Biraz daha alıngan, biraz daha dağınık, biraz daha yorgun ve dikkatsiz özelliğiyle pek kabul görmüyor. Haliyle sürekli evde durması da gelini, kızı, torunu huzursuz ediyor. En azından evden gün boyu uzaklaşması, nere giderse gitsin, akşamüzeri gelsin isteniliyor. Ev ahalisinin beklentisi bu yönde... Sığınmacı statüsündeki durumları yüzünden kırıcı kavgalar, kahreden küslükler ve aile birliğinde tamiri imkansız kopukluklar yaşanıyor. 
Bakın Devlet dul hanımlara ve dul beylere  500 TL gibi bir maaş veriyor. Ayrıca odun, kömür, sıcak yemek, gıda yardımı, temizlik, sağlık, bakım vs. gibi bir çok hizmeti fertlere ayrı ayrı sunuyor. Bu durum sosyal güvencesi olmayan bir hanım için bulunmayacak bir fırsat.  Öp tepene koy. Kim ister evlenmeyi. Bu yaştan sonra evlenipte hasta, yaşlı adamlara bakıcılık mı yapacak. Haliyle böyle düşünen dul hanımların evlilik akıllarının ucuna bile gelmez. 
Erkek için öyle değil ama. Sıcak bir yemek, muhabbetli bir ev, hükmedebileceği bir alan, özgür bir hakimiyet, ev reisliği, temiz, titiz huzurlu bir ortam ve konuşabileceği, dert ortağı olabilecek bir hanım arzuluyor sürekli. Yalnızlık kimsesizlik, çaresizlik ve bakımsızlıktan doğan itibar kaybı, kısmet bulduğunda izdivaça yönelik referans ve haline anlayışla yaklaşabilecek dost-akraba endişesiyle beyni sürekli sıkıntılı…..  Zaten hiçbir çocuk ne babanın, ne annenin başka biriyle evlenmesine rıza göstermez. Eeee… Ne yapacak şimdi bu adam…
Nacizane aklıma gelen çözüm şu...
- Devlet dul hanımlara yaptığı yardımı ya düşürecek ya da evlenmeleri halinde bu alınan maaşı iki katına çıkararak teşvik edecek. 
- Belediye bünyesinde şehrin kanaat öderleride dahil, akil kişilerden oluşturulacak sosyal düzene saygılı, anlayışlı bir ekip oluşturacak. Bu ekip tespit ettiği özdeş karakterlerin bir araya gelmeleri için ikna ve teşvikte bulunacak. Yaşlı dulların çocukları dahil tüm akrabaları arasında etkili bir diplomasi kurarak,  sosyal bir huzurun tesisi için ikna yönünde seri gayretler sarfedecek. 
-Slogan “Huzurlu Yaşlılık” olsun. Tanışma, kaynaşma gezileri, ikna odaları, çocuklara ve yaşlılara dini ve ahlaki telkinler, özgür iradenin özgüveni gibi bir çok konu masaya yatırılacak.
-Kesinlikle ayni ve nakdi yardımlar evlenenler lehine yeniden düzenlenecek.
-Hatta “Huzurlu Köy” projesi ile bir inek, 10 koyun ve coğrafyamıza uygun köpek, tavuk vs. kredileri verip onlara gençlik enerfjisi ve hayat aşkı aşılayacak. 
Devlete getirilerini düşünsenize.... Erkekte ayni ve nakdi yardım alıyor, kadında. Evlenince bu oran teke inecek. Teşvik için artırılacak maaş, öbür taraftan zaten dengelenecek. Aslında ekonomik ve sosyal sistemlerin kurgusu için sadece ve sadece dürüst ve iyi niyetli olmak yetiyor. Devletimizde bu alanda hizmet ifa edecek memurları seçip, bir uzman gözetiminde eğitirse sokaklardaki bu asık yüzlerden peydelpey kurtulacağız. 
Güzel insanlar emin olun parklar, bahçeler içimizi yakan sefil büyüklerimizle dolu. Yılların ve sistematik yanlışlıkların feodallaştırdığı, diziler, sosyal örnekler, geçimsiz karakterler vs. gibi aile hayatına olumsuz etmenlerin güçlükleri gösterilirken, herkes evlenme niyetinden gün geçtikçe uzaklaşıyor. Tüm olumsuz etmenlerle evliliğin ızdırap gösterildiği bu sosyal yara fertlerin ya da kurumların yaptığı günlük ikramlarla kapanacak gibi değil.   
Nacizane bu fikrimin kaba tarafı…. Sosyal hizmet eğitimi almış donanımlı uzmanlarımız, teknokrat bürokratlarımız, karakterleri okuyan sosyologlarımız ve analitik düşünen akademisyenlerimizle objektif kriterlerde mali ve toplumsal kapsamı tekrar masaya yatırılarak, proje çok daha zenginleştirilebilir. Eğitim, birikim, görgü ve anlayışıyla vizyon sahibi olmayan ezberci muhtarlar, belediye başkanları, şovmen siyasiler vs. gibi kaynakları makam havasıyla savuran tipler abuk sabuk tepki gösterirler ama, hayat kalitesi, refah düzeyi, sosyal boyut ve ekonomik kapsamıyla uzman gözünde müdahalelerle kâra dönüşebilecek bu projeyi bir düşünün derim. Saygılarımla…