Sevgi  neyidi? Yalancıktan  seni  
seviyorum  diyerek. Sevgisiz  eriyip  
gitmek miydi?. 
Sevgi  neyi di?  Bir  sürü  sözler  verip.
Tövbenden  caymak mıydı?. 
Sevgi  neyi di?  Kaşını  gözünü  görüp.
Heder  olmak mıydı?.
Yoksa , yoksa.  Sevgi  üzerine  kocaman  
kayayı  koyarak  sonunda  ölüm de  olsa.
Ehat , ehat mı  demekti?. 
Yoksa  anam  babam  sana  feda  
olsun mu  demekti?.  Yoksa , yoksa.  
Uykularını  bölmek  yarım  ekmeğini  
bölüp  vererek.
Düşkünün  elinden  tutup.
Yaralıya  merhem  olmak mıydı?...   

             ***

Hz. Ömer arkadaşlarıyla  sohbet ederken, huzura üç genç girerler ve derler ki :
-"Ey halife, bu aramızdaki  arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa  lütfen yerine getirin."
Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek : 
-Söyledikleri doğru mu?, diye  sorar, Suçlanan genç der ki : 
-Evet doğru. 
Bu söz üzerine Hz Ömer;
-Anlat bakalım nasıl oldu?,  diye sorar:
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki :
-"Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların  bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atim var ki dönen bir defa daha bakıyor, hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım, arkadaşların  babası  içerden hışımla çıktı , atıma  bir taş, attı atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir tas attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret" dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer:
-"Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin" dedi.
Bu sözden sonra delikanlı söz alarak
-"Efendim bir özrüm var" diyerek konuşmaya başladı
-"Ben memleketinde zengin bir insanim, babam rahmetli ölmeden bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Simdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum" der.
Hz. Ömer dayanamaz der ki :
-"Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?!" der.
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
-"Bu zat benim yerime kalır." O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası değildir.  Hz.Ömer Amr'a dönerek,
- "Ey Amr, delikanlıyı duydun" der.
O yüce sahabi
-"Evet, ben kefilim" der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak genc'in gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktülün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve "babamızın kani yerde kalsın istemiyoruz" derler.
Hz. Ömer kendinden beklenen cevabi verir der ki :
"Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim."
Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki :
-"Biz de sözümün arkasındayız."
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek derki; evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin ''vardı neden geldin?"
Genç vakurla basını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan)
"AHDE VEFASIZLIK ETTI" demeyesiniz diye geldim der. 
Hz.Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As'a der ki;
-"Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu onun yerine kefil oldun". 
Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razı olsun, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir,
-"Bu kadar insanin içerisinden beni seçti. "INSANLIK ÖLDÜ" dedirtmemek için kabul ettim" der. Sıra gençlere gelir, derler ki :
-"Biz bu davadan vazgeçiyoruz."
Bu sözün üzerine Hz Ömer :
-"Ne oldu, biraz evvel "babamızın kani yerde kalmasın" diyordunuz ne oldu da vaz geçiyorsunuz?" der.
Gençlerin cevabi da dehşetlidir :

-"MERHAMETLİ İNSAN KALMADI" 
DEMEYESINIZ DIYE ...
BEN DE SİZE BU YAŞANMIŞI   
YAZIYORUM’Kİ. "DAVASINI… 
ELİNİN TERSİYLE, ATIP.
KENDİNİ YALNIZ BİR “KURT…” 
GİBİ OLANLARI GÖRESİNİZ DİYE .

                     ***

Bahar gelir sular coşar tüm canlı varlıklar nasibini alır.
Kimi Gül olur kırlarda açar, kimi yeşermiş meyve olur tat verir ağız sulandırır, kimi yavru yapar soyuna soy katar, kimileride Sevdasını gönlünde taşır yariyle koşar.
Kimileride vardır Şeytanın arabasını kiralamış Köyünde Muhtar seçimi için kendi beceri yada ,beceriksizliğiyle kendine oy topluyor.
Şu ilerde gördüğünüz Köyde de bir seçim var isterseniz hadi o Köye bizde gidelim oy vermesekte kendi izlenimimizle takip edelim.
Köy Muhtarı  Doğan  at arabasına binmiş  Köyüne yaptırdığı Köprüleri Yolları şırıl şırıl akıtdığı Pınarları ,ballandıra ballandıra anlatıyor.
Rakip Muhtar adayı Nizamettin’de boş durmuyor oda bir başka at arabasına binmiş Köyün kıytı yerlerine gidiyor. Yapamayacaklarını kısada olsa anlatıyor ve uzun uzun anlattıklarını sıralıyor.
Köy Muhtarı Doğan  O hırsız biri yalancı dolandırıcı, gibi cümlelerini çoğaltarak seçmenini çoğaltmaya çalışıyor bir taraf tanda:
-Çık karşıma harman yerinde güreşelim,diye aslan gibi kükrüyordu.
Köy Muhtarı  Doğan:
-Tamam, diyerek kabul atti ve birde şart koşarak şöyle dedi:
-Aşağı mahallenin altındaki Köprünün!... üstünde güreşelim orada alan biraz daha geniş tüm Köylüyü toplarız oraya, dedi.
Muhtar adayı Nizamettin bu güreşi kabul etti ve Köylüyü Köyün altındaki Köprü yoluna çağırdılar.
Tüm Köylüler toplanmış hararetli hararetli anlatılanları Muhtar adayı Nizamettin’i dinliyorlar.
-Bu Köye ne bir yol yapıldı ne bir Pınar getirildi? diyor bir taraftan da;
-Yav şu ilerdeki ağ Pınardan bir bardak su getirin dilim damağım kurudu, diyor ve ekliyor; 
-Hani yol su Pınar Köprü nerde neden biz görmüyoruz, diye haykırarak ateşli ateşli konuşmasını tamamlıyor.
Sıra Köy Muhtarı  Doğan’a geldi, oda kendince değişik bir üslupla  yaptıklarını ve yapacaklarını tesbih boncuğu gibi sıralayarak ve konuşmalarının  sonunda Muhtar adayı Nizamettin’i Köprüden aşağıya  atarak tamamladı.
Bu seferde Köylüler soruyordu:
-Muhtar adayı Nizamettin’e ne oldu?...
Muhtar Doğan!... bilinçli ve sakin bir dille:
-Muhtar adayınız, bu Köyde olmayan Pınardan buz gibi Suyunu içti ve olmayan Köprüden aşağıya düştü.
Evet bu  seçimde… böyle kazasız belasız  atlatılmış olsun.
Ülkemiz ve Yozgat’ımıza hayırlar getirmesi dileğimizle.
Selam ve Dua’larımla.