Bu haftaki köşe yazım tam da bayram arefesine denk geldi.
Gazetemizin bayram için hazırlamış olduğu bayram özel sayısında köşe yazma fırsatım oldu.
Söz konusu bayram olunca, arkamızda ramazanı uğurlayıp, bayramı ağırlamaya hazırlanırken ne yazabileceğim konusunda da tereddütte kaldım.Onlarca bayram tebriği, kutlama mesajları, temenniler ve açıklamalar havada uçuşurken.

 Ne siyaseti değerlendirmek, ne de güncel konu ve sorunlara odaklanmanın hiçbir manası olmadığı kanaatiyle bayram yazalım, bayram diyelim istedim. İşte bu düşünceler arasında büyük şair ve fikir adamı Abdurrahim Karakoç’un o meşhur şiirleri aklıma geldi.
Hani herkesin bildiği ve adına ‘Bayramlar Bayram ola’ dediği ve uzayıp giden meşhur şiirleri. İstedim ki köşemden bu bayram Karakoç’un bu şiirine yer veriyim.
Öyle ya Kerkük’te Türkmen kan ağlarken, Gazze’de ümmetin üstüne bombalar yağarken, Doğu Türkistan’da Çin asimilasyon ve baskıyı artırmışken bizde de bayram ancak bu kadar olur. Ben burada sözlerimi tamamlarken o büyük üstadın kalemi ve duygularına bırakıyorum köşeyi. Tüm İslam alemine hayırlı bayramlar.

Bayramlar Bayram ola

Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı.

Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..

Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..

Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..

Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Aylar, yıllar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı.