Arifeden birkaç gün önce bir dostunuzu ararsınız, Bayramda evde misiniz? Dostunuz! cevap verir: “Biz Kadir gecesinden itibaren on günlüğüne otele rezerv yaptırdık…” Ardından da “hayırdır?” ziyaret edecektik de… “Bayram sonu görüşürüz…” Evet üç aşağı, beş yukarı konuşmalar yukarıdaki minval üzerinedir… Eh diyecek bir konu kalmıyor. Takvim yapraklarında da “Bayram tatili” diye yazmıyor mu ?!? Artık bizde de bayramlar tatil yerine geçmektedir. Bizde bayramlar ilaveten trafik terörü ile geçmektedir. Eğer herhangi bir bayramda, 200 – 300 ölümlü, iki bin ağır, bin hafif yaralı ile bilanço olursa, yine de şükredilir..! Ne oluyor bayram mı kutluyoruz, savaş mı yapıyoruz..? Bu hususları aydınlığa kavuşturmak mümkün olabilir mi? Örf ve ananelerimiz bitti mi diye de sorabiliriz… Kimimiz uzak doğuya, kimimiz denize, bazılarımızda yaylalara doğru yol alırken, bir kesimde “bayram gelmiş neyime…” türküsü çığırır… Büyüklere saygı sunmak, küçüklere sevgi yollamakta iki tıkın başında gelmektedir. Mektup zarfları, kağıtları çoktan müzelik olmuştur… Zaten hatır sormakta eski hatıra defterlerinde yerini almış bulunmaktadır. 
Süper güçlerin kültür emperyalizmine hiç kabahat bulmayalım. Yozlaşmamızın suçunu kendimizde arayalım… Zevk-ü sefa örf ve geleneklerimizi yerle bir etmiştir… Bayram edelim bayram… Paris, Dubai, Singapur yolcuları kalmasın, yolunuz açık ola…
Not: Tüm dost ve okuyucularımıza hayırlı bayramlar dilerim. (S.T)