Bayram senin adınsa kalbimde ve bayram sensen yalnızca bende, olmadığın bu şehirde, olmadığın bende, nasıl bir bayramdan söz edilebilir sevgili?
    Kurak bir iklimin sevda çocuklarıydık biz. Nereye gidersek yeşildik, maviydik ve nereye gidersek hep bahardık sevgili.
Tutuşmuştu ellerimiz, kenetlenmişti bütün sözlerimiz ve biz aşkın gerçek çocuklarıydık.
    Dedim ya nereye gidersek gidelim yaşamdık biz ve hangi güne uyansak bayramdık.
    Bugün bayram diyorlar, bugün neşeden söz ediyorlar, bugün hüzün yok diyorlar ve bütün bayramlık çocuklar caddelerde, ellerinde şekerler sonra sen geliyorsun aklıma, saklımdan hiç çıkmayan yaranla, ayrılıkla, benden kayboluşlarınla…
    Şekerlerim hüzün dolu bayram dedikleri yokluğunda…
    Senin olmadığın bu şehri sensiz sevmek ve senin olmadığın bu şehirde bayramlardan söz etmek çok acı sevgili.
    Bilmem hatırlar mısın?
    “ İçindeki yangın, zamanla küle döner.
    Zamansız çıkan yangın, elbette sende de söner. Tahammül et yeter…”
    Demiştim bir keresinde, etmemiş şekerlik bayramlarımızı zehir etmiştin.
    Şimdi bu yaşanan sahiden bayram mı? Ben böyle bayramlar istemiyorum, ben sensiz biran bile yaşamak istemiyorum ve ben sensiz ne bahara, ne kışa, nede bayram denilen bu zamanlara yakışmıyorum sevgili…
    Ve elbet bende kutlarım en samimi duygularımla acını…
    Gerçi bana acıydı değil mi?
    Sana bayram…
    Peki, öyle olsun, bayramın kutlu olsun sevgili…