Bu akşam sen yine yoksun
Ankara başıma üşüşüyor Nedret…
Dağların arkasına saklandığın
Ağaçların yapraklarına
kattığın gözlerin
Yine bu akşam yok Nedret…
Kalbim ağrıyor ceylanım
El içine çıkmaz edişlerinin
Bana miras bıraktığın yalnızlıkların
Acısı bu…
Günler geçiyor Nedret,
Ne zaman geleceksin artık
Ve ne zaman duyacaksın
Ne zaman sesimi Nedret…
Çaresizliğim yüreğine aşikar
Yollarına uzanamayan ellerime
Dağlarına aşikar…
Ankara’nın çelik grisi çatısı kırılıyor
Burada şair dedikleri bir adam
Ve burada hatıralar ölüyor Nedret…
Masamın üstünde duran fotoğrafın
Ve çekmecelerin de sakladığım
Fukara mektupların
çok hüzünlü Nedret…
Yine iç yakan türküler var
Yine delirten ezgiler
Sen yoksun bir tek sen Nedret…
Varlığınla yokluğun arasında
Saçlarınla gözlerin arasında
Parmaklarınla tırnakların
Ve dudakların arasında kaldım
Bir de görmediğin hatıraların…
Kalbimi avuçlarından bırak Nedret
Dayanamıyorum bu medar iklime
Dağ yamaçlarında kalışlarına
Bileklerimi kırışlarıma umarsızlığın
Ve de hüzün dolu bu akşamlara
Bir de yalnız bırakışlarına
Dayanamıyorum Nedret
Dayanamıyorum…