SIKIŞIK olduğumuz dönemler dâhil olmak üzere, zararımıza olan her işin içinde, emperyalist ülkelerce kullanılan şımarık çocuk Yunanistan’ı, Rum’ları görürüz. Bugünkü konumu ve durumu devam ettiği sürece görmeye de devam edeceğiz. O halde bu ve bu gibi sorunlarla karşılaşmaya devam edeceksek o sorun/sorunlar hakkında bilgi sahibi olmakta yarar vardır. 
Düşmana karşı başarılı veya galip olabilmek için onu iyi tanımak gerekir. Osmanlının son zamanları ve iyice güçsüzleştiği dönemidir. Tebaamızdan olan Rum’lar Mora Yarımadasında 1821 de isyan başlatırlar. Destekçileri Rusya, İngiltere ve Fransa’dır. Sırplar bir taraftan, Rumlar bir taraftan isyanla, Osmanlıyı yıpratmaya çalışırlar. Neticede 1829 Edirne Anlaşmasıyla Yunanlılar özerklik kazanırlar ve 3 Şubat 1830 Londra Anlaşması ile de coğrafyası Mora Yarımadası ve çevresi olan bağımsız bir devlet olarak ilan edilirler. 1830 da Mora ve çevresinde kurulan bu küçük Yunanistan devleti, içinde bizimde olduğumuz devletlerden devamlı toprak kazanarak bugünkü sınırlarına gelmiştir.
O dönemde emperyalist devletler neden Yunanlılara destek verip devlet kurdurdular sorusuna cevap açıktır.  İçinde bulunduğumuz zaman diliminde şartlar ve düşünceler nasılsa o zamanda öyleydi. Şöyle ki; Avrupa devletlerinde önü alınmaz bir Türk ve İslam düşmanlığı vardı. Sebeplerden biri buydu. Bir diğer nedeni ise aynen şimdi Türkiye’yi bölüp Kürtlere devlet durdurarak etrafını çevirmek istiyorlarsa o zamanda Rumlara destek vererek Türkiye’nin çevresinde piyon devlet kurdurarak Türklere zarar vermek düşüncesindeydiler. Bir başka etkende Avrupa devletleri Yunanlıların atalarından her konuda feyz aldıklarını düşünmeleri ve onlara saygı duymalarıdır.
Yunanistan kurulmuştur ve Türk düşmanı devletlerin yararlanacağı piyon devlet durumundadır. Dünde bugünde emperyalist güçler Türklere zarar vermek veya huzursuz etmek istedikleri zaman, bu piyon devleti devreye sokarlar. Onları önden göndererek zarar verirler, hem de oluşacak tehlikenin karşısına ilk muhatap kendileri olmazlar. Dolayısıyla maşa varken ellerini yakmakta mümkün oldukça kaçınırlar.
Birinci Dünya Savaşında da aynen bu durum yaşanmış, Yunanlılara Anadolu’nun değişik yerleri işgal ettirilmiş, Türk milletine Rumlar vasıtasıyla mezalim yapılmıştır.
Şimdide Doğu Akdeniz’de karşımızdalar ve Münhasır Ekonomik Bölgemizi küçülterek Antalya ve çevresinde dar bir koridor olarak ilan etmişlerdir. Tabi buna karşılık verilmiş ve uluslararası yasalarca da geçerli olan Münhasır Ekonomik Bölgemizde doğalgaz arama çalışmalarımız başlatılmış ve bölgeye girilmemesi içinde NAVTEX ilan edilmiştir.
Türkiye’nin haklarına dokunacak her işte Yunanlılar geri çekilmek zorunda kaldıkları halde her zaman önden gönderilirler. Kendilerinin direk girmediği veya girmediği olaylarda Yunanlıların önden gönderilme görevleri devam edecektir. Bu durumu bitirmenin, Engellemenin bir yolu Büyük ve güçlü Türkiye olup, Rumları Kuruluş tarihindeki topraklara döndürülmesidir. Mora Yarımadası ve çevresi kuruluş topraklarıdır. Diğerleri hep yalanla, dış destekle veya bizim çok büyük ihmalimizle kazandıkları topraklardır.
İlk konumuna döndürülerek, söz konusu küçük coğrafya da devletçilik oynaması sağlanmalıdır.